Çokça soruluyor nasıl bu kadar sık seyahat ediyorsunuz. Bu sene 1 Mayıs bayramının Salı gününe denk gelmesi ve yıllık izin birleştirmeleri ile bunu tatile çevirmemiz bize 9 günlük bir bahar rotası için fırsat verdi. Geziler için en güzel zaman! 🙂
Üstelik evliliğimizin ilk yıl dönümüne hem de Berna’nın doğum gününe denk geliyor! Dolu dolu geçirmek için sebep sıralamaya zaten gerek yok bizim için ama vesilesi oldu rotalar planlandı: Balkanlar Turu’na çıkıyoruz…
Balkanlar için araçla yola çıkmak ikimizin de hayaliydi. Acı tatlı ama yine derslerle geçen güzel gezimize Bulgaristan ile başlıyoruz. Bulgaristan’a giriş için Schengen Vizesi yetiyor ancak vizeniz yoksa Bulgaristan’a başvurmanız halinde size tüm Avrupa’da geçen bir vize vermiyor. Biz de bu yüzden vizeyi Yunanistan’dan aldık.
Bulgaristan’a ikimizin de ilk gidişi olduğu için oldukça heyecanlıydık. Dedik ya bizi uzun araba yolculukları hep heyecanlandırıyor. Malum herkes en zor zamanlarını uzun seyahatlerde, tatillerde yanındakilerle yaşar.
Bilmediği yönlerini keşfeder, nice ilişki de bitmiştir belki bu sebepten arkadaşlarla, aile dostlarıyla. Bize göre de bir ilişkide deneyimlenmesi gerekenlerden biri uzun araba yolculukları… Dönüp bakınca arabada uykularımız, kopilotluk hallerimiz, araba içi atıştırmalıklar, yol oyunları, benzinci kovalamacaları!
Genel Bakış
İstanbul çıkışlı başladığımız rotayı Bulgaristan’dan Yunanistan’a geçip Dedeağaç’ta köfte yiyip tamamlayarak tekrar İstanbul’a döndük.
Toplam mesafe yaklaşık 3700 km
Toplam sürüş süresi yaklaşık 60 saat
Seyahat için önerdiğimiz süre 9-10 gün
Seyahat için toplam harcama yaklaşık 2900₺ – 700$
Balkanlar Rotamız
Bulgaristan Dereköy sınır kapısında geçerek başladığımız rotamızda sırasıyla;
Bulgarsitan: Burgaz, Nessebar, Varna, Veliko Tarnovo, Gabrovo, Etir, Kazanlık, Plovdiv – Filibe, Sofya
Makedonya: Üsküp, Ohrid, Struga
Kosova:Priştine, İpek – Peje, Prizren
Karadağ: Tivat, Kotor, Perast, Budva, Sveti Stefan, Virpazar, Bar, Ülgün, Ada Buan
Arnavutluk: Tiran
Yunanistan: Selanik, Kavala, Dedeağaç
Aslında Üsküp, Priştine, Durmitor diye devam edecekken Kosova’da yaşadığımız şanssız bir kaza sonucu Karadağ’ın kuzey kısmını ve Bosna Hersek’i rotadan çıkararak yolumuza devam ettik. Rotamızın devamı Peje’nin katılmasıyla yukarıdaki gibi bir akışa sahip oldu. Her köşesine bayıldığımız, doğa harikası bir rota oldu! Detaylıca rotayı aşağıda paylaşıyoruz.
9 Günlük Balkanlar Rotası – Tavsiye Niteliğinde
Cuma akşamı çıktığımız yolculuğumuzda İstanbul’dan Burgaz’a varışımız 5 saati buldu. Kırklareli’ne selam vererek sınırdan sonra da hiç dinlenmeden ilk sahil kasabasında, Sinemorets’te dışarıda uyuma hayalimizi gerçekleştirecektik. Güvenli sahil kasabasını seçmek bu konuda önemli, ve bir de yıldızları görebilecek kadar açık bir hava olması için gereken şans! 🙂
Bulgaristan sonrası Makedonya, Kosova üzerinden Karadağ’a hatta Dubrovnik’e kadar uzanan bir seyahat planlamıştık. Kosova’da geçirdiğimiz trafik kazasıyla turumuzda planlanan ile farklılıklar yapmak zorunda kaldık. Evet yanlış duymadınız, maalesef ilk kazamızı hatta ilk yurt dışı kazamızı yaptık. Yollarla ilgili yorumlarımızda da bahsedeceğiz, araç kullanımı özellikle Arnavutluk, Karadağ ve Kosova’da tek şeritli dar yolların da etkisiyle hayli zor. Gitmeden kaza ile ilgili tecrübelerimizi okumak isterseniz Yurt Dışında Araba Kazası yazımızı buraya bıraktık.
Sürücülerin dikkatsiz ve hatalı dönüşleri de cabası. Akşam saatlerinde Kosova’dan Sırbistan sınır köylerinden birinde başımıza gelen kazayı en iyi şekilde atlattık, sağlıklı ve iyiyiz. Yaşadığımız olayı minimum hasarla atlattığımız düşüncesinin bu esenlik haline gelmesinde aracımızın yürüyen aksamında tamir edilebilecek bir hasarın olması ve karşılaştığımız insanların yardımsever etkisi çok büyük. Ne hayallerle çıktığımız bu yolu yarıda bırakmadan bizim için devam etme kararı aldık!
Ne inanılmaz bir yolculuk. Ve güzel öğretileri, çok şükür! Velhasıl Karadağ’daki muhteşem manzaralardan, Bulgaristan’daki tarih dersimize bizi oldukça etkileyen bu gezi son zamanlardaki en sevdiğimiz bir o kadar da unutulmaz gezilerimizden biri olacak kesin…
Araç da kiralasanız, kendi aracınızla da yoldaysanız yurtdışında offline/çevrimdışı navigasyonlar olmazsa olmazınız! Çevrimdışıyken bile kullanılabilen bu haritaları içeren uygulamaları indirebilirsiniz. Bizim tercihimiz genelde maps.me oluyor. Bölgesel olarak detaylı ve güncel haritalar mevcut. Benzin istasyonu, market, gezilecek yerler gibi kırılımlarda arama yapabilmeniz de mümkün!
Yolların durumundan bahsedecek olursak, bizce Türkiye’nin yanına yaklaşamayacak derecede kötü. Otoban dedikleri yollar duble yol ve aracı çukurlara düşürmemek için oldukça dikkatli olmak gerekiyor.
Tüm turumuzun ayrıntıları, başımıza gelenler ve harcama detaylarımızı da bu yazıda paylaşacağız. Umarım sizi de yola düşürürüz!
1. Gün: Sinemorets, Burgaz, Nessabar ve Varna: 240 km
İstanbul’dan Sinemorets için 330 km, toplamda 5 ssatlik yolculuk yaptık ve gece yıldızlara kavuştuk. Burada ilk günden saymayıp, ilk günün detaylarını anlatmaya başlıyoryuz.
Tabi yolculuğun büyük ve zorlu kısmı Bulgaristan’dan sonra sahil kısmına ulaşmak için geçilen dağ yoluydu. Ağaçlar içinde şahane bir manzarası vardı, ama birden yol öyle bir bozuldu ki! Dağ yollarındaki çukurlara düşe çıka hızımız minimumda ve biraz da korkuyla bu yolu atlattık. En kısa yolu seçtiğimiz için harita bizi bu yola sokmuş olacak ki sınır öncesi Kırklareli’ne pürüzsüz yollardan gelmiştik!
Sinemorets sahilde denize bakan aracımızda uyandık ve ilk günün tamamını Burgaz ve çevresindeki küçük sahil kasabalarına ayırdık. Akşam Nesebar’dan 100 km giderek Varna’ya ulaştık. Gün içinde toplam 240 km yol daha yaptık. Konaklamamızı Varna’daki Ventura Butik Otel ‘de yaptık. Otel şehir merkezinin biraz dışında, bu sebeple hizmetine göre fiyatı da daha uygun. Yine deniz manzarasına uyandık ve sabah erken kalkarak Varna’yı baştan başa gezdik.
Burgaz ve çevresinde gezilecek yerleri Burgaz Gezilecek Yerler başlığından okuyabilirsiniz..
2. Gün: Varna, Tarnovo, Etir, Kazanlık ve Plovdiv: 470 km
Varna şehir merkezini sabahın erken saatlerinde gezdik. Pazar sabahı bir şehri gezmenin keyfi de ayrı oluyormuş. Kimsecikler yok, parklar bom boş! Şehri rezerve etmişiz gibi, pek sevdik!
İkinci gün oldukça tempolu bir rotamız vardı. Varna’yı gezdikten sonra 225 km giderek kalelerin şehri meşhur Veliko Tarnovo’ya vardık. Burada şehri ve kaleyi keşfettikten sonra Gabrovo’da mutlaka görülmesi gereken bir köy olan Bozhentsi ardından Gabrovo şehir merkezi, Etar Mimari-Etnografik Kompleksi, Shipka Anıtı ve Kazanlık diyerek akşam geç saatte Filibe bir diğer ismiyle Plovdiv’e vardık. İkinci gün toplamda geze geze de olsa 470 km yol yaptık.
3. Gün: Plovdiv Filibe, Sofya ve Üsküp: 405 km
Pazar günü yani bir önceki gün o kadar yorulduk ki sabahına erken kalkamadık. Gezimize biraz daha geç başladık. Zaten üçüncü güne Plovdiv ve Sofya’ya ayırmıştık.
Plaza otelde güzel bir kahvaltı sonrası merakla beklediğimiz şehir merkezine doğru yol alıyoruz. Haritada Maritsa yani Meriç nehrini görmek heyecanlandırıyor. Sınırları düşünüyoruz yine!
2019 Avrupa Kültür Başkenti seçilen Plovdiv’i oldukça sevdik. Tarih/kültür anlamında da oldukça zengin olan şehrin 2019 için hazırlıkları tam gaz devam ediyor. Plovdiv’e yarım gün ayırdık, çok da keyif aldık.
Eski şehri keşfe Cuma Camii ile başladık. Sabahın erken saatlerinde, daha şehir uyanırken gezmekten pek bir keyif alıyoruz.
Plovdiv’den Sofya’ya keyifli bir iki saatte geldik. Bu kez neyse ki yolun çoğu otobandı. Sofya şehir merkezine gelirken yine Karadeniz’i hissettik, inişli çıkışlı orman yolları geçtik. Sonrasında Sofya’ya doğru 150 km giderek Bulgaristan’da en çok merak ettiğimiz yere, kalabalık bir şehir karşılaması ile geldik. Bizim için beklentilerin oldukça altında kalan Sofya’da umduğumuzu bulamadık desek yeridir. Sofya’da küçük bir market alışverişi sonrası düştük Üsküp’e doğru yola! Sofya – Üsküp arası 250 km, yaklaşık 3 saatte vardık.
İstanbul’a bir hayli benzettiğimiz Filibe / Plovdiv Gezi Rehberi
Beğenemediğimiz ama bir o kadar da herkesin merak ettiği Sofya Gezi Rehberi için linklere tıktık!
4. Gün: Üsküp, Priştine, İpek: 190 km
Üsküp’e 1 Mayıs’ta vardık, erkenden şehri gezmeye başladık. İşçi Bayramı kutlamalarına denk geldik, tatilin verdiği bir tatlı kalabalık vardı şehir merkezinde. Şehre yakın ormanlık alanlarda da çoluk çocuk piknik alanlarına giden Üsküp halkıyla karşılaştık. Hem Millenium Haç’ı hem de Matka Kanyonu dolup taşıyordu! Daha sakin bir zamanda gezmenizi diliyoruz 🙂
Üsküp yazımızdan gezilecek yerlere bakabilirsiniz.
Buradan yola çıktık, istikamet Karadağ’da yer alan Durmitor National Park! Maalesef her şey her zaman güzel gitmiyor. Kosova’da bir güzel yemek sonrası çıktığımız yol önce Mitrovica Sırp sınır kapısından geri çevrilmemizle bize ilk vuruşunu yaptı. Özellikle 2017 yılında yeniden canlanan Kosova- Sırbistan arasındaki sürtüşme ve politik çekişme nedeniyle bu kapıdan geçmemize izin verilmedi. Çünkü Sırbistan henüz tanımadığı Kosova’nın gümrük giriş mührünün pasaportumuzda olduğunu ileri sürerek giriş yapamazsınız dedi.
250 km uzaklıktaki başka bir sınır kapısı üzerinden Karadağ’a geçecektik mecburen, tekrar yola düştük. Yol çevrimdışı haritalar ile birden asfalttan toprak yola dönüş verdi. Sanırım daha kısa dedik ve devam ettik. Zaten bozuk olan yol birden daha da bozuldu! Eski bir yol, çökmeler çukurdan çok hendek gibi! Heyelan bölgesi ve yolda bir sürü taş kaya benzeri hasar… Üstelik kapkaranlık bir gece çöküyor ve burada başımıza bir şey gelse kimse bizi bulamaz! Yaşadığımız korku!
Derken şehir merkezine doğru yola çıktık. Ama ne tuhaftır ki ikidir bir şey olmayan gün sonunda bizi tuhaf bir trafik kazasıyla bitti. Evet Kosova’da tamamen mağdur olmamıza rağmen elimiz kolumuz bağlı beklemeye geçti.
Sınır geçisi ve kaza olayını anlattığımız yazı burada!
Kosova’da o gece kalıp aracı tamir ettirmemiz gerekti. Sonra rotayı biraz kırparak kısa bir çember şeklinde dönüşe geçtik!
5. Gün: İpek, İşkodra Gölü, Tivat: 385 km
Karadağ, nefes kesen denizleri, dağları ve büyüleyici eski şehirleri için bizi gezilecek yerler listeleri yapmaya mecbur bıraktı desek yeridir. 🙂 Son yıllarda Balkanlar’ın parlayan yıldızı oldu Karadağ. Hırvatistan’ın meşhur plajları ve Adriyatik kıyı şeridini bütünüyle kapsamasına rağmen, Karadağ’ın şöhret iddiası bozulmamış. Bu güzel topraklar turistlerini bekliyor. Talep çok olunca haliyle turizm sezonunda fiyatlar biraz yükseliyor, dolayısıyla düşük fiyatlardayken gezmek için bizim gibi bahar dönemlerini tercih etmek ideal!
Doğal harikaları ile güzel bir ülke olduğunu bilsek de yerinde görünce daha bir başkaymış! Görseller ile sizleri baş başa bırakalım.
6. Gün: Tivat, Kotor, Perast, Budva ve Virpazar: 105 km
Karadağ’ın kuzeyindeki doğal parktan başlama hedefimiz geçirdiğimiz kaza ile suya düştü. Rotayı iptal etmeden rotadan çıkarmalar yaparak Karadağ’ın güneyini gezmeye başladık.
Gece Tivat’ta bir Airbnb evinde kalmıştık, burada denize de girmek isterdik ama hava izin vermedi. Deniz kenarında güzel bir kahvaltı ettik. Sonra da düştük yola ve Kotor, Perast, Budva, Sveti Stefan ve Virpazar rotasını izledik. Hayli keyifliydi…
En sevdiğimiz destinasyon Perast olsa da her birinin yeri ayrı oldu! Linkler aşağıda yer alıyor! 😉
7. Gün: Virpazar, Bar, Ada Buan, Tiran, Struga ve Ohrid: 350 km
Gelelim turumuzun en spontan ve tatlı kısmına. Virpazar size huzuru vaadediyor diyebiliriz. Bu rotadaki en sakin ve huzurlu noktaydı. Yüksek sezonda adım atacak yer kalmıyormuş ama biz oradayken yerlilerden başka kimse yoktu. Çok güzel bir airbnb evinde kaldık.
Ertesi sabah da Virpazar, doğal koruma bölgesi olan Skadar gölünün Karadağ kısmında tur teknelerinin rotasına dahil olduk. Bu Berna’ nın doğum günü sürprizlerinin başlangıcıydı! Bir yandan tur için de şahane bir bitiş oluyordu, hissediyorduk:) Neredeyse yalnızdık, bu özel tur ayrıca tavsiyelerimizden! Nereden nasıl bulduk, neler yaptık yazılarda detaylıca okuyabilirsiniz.
8. Gün: Ohrid
Makedonya – aynı zamanda FYROM veya Eski Yugoslav Makedonya Cumhuriyeti olarak da bilinen – Arnavutluk, Kosova, Sırbistan, Bulgaristan ve Yunanistan arasında sıkışmış durumda. Balkanların geri kalanı gibi, inanılmaz manzara, dost canlısı insanlar ve uygun fiyatlı konaklama ve yemek seçenekleriyle büyük bir misafirperverlik sunuyor. Ah bir de paramız değer kaybetmeseydi, değil mi!
Gelelim Ohrid’e. Üsküp çok ilginç bir şehir olmasına rağmen, Ohrid’e gitmeden olmaz! Hatta bırakın Üsküp’ü yalnızca birine gidecekseniz, Ohrid’i gezin! 🙂 Ohrid Balkanlar’ın en havalı konumlarından birisi bizce. Ohrid, hem Makedonya’nın en ilgi çekici yerlerinden biri ve hem de göl ve eski şehrin tümü UNESCO koruması altına alınmış durumda. Ohrid’de olmazsa olmazların yer aldığı gezilecek yerlerin olduğu rehber burada.
Göl, eşsiz flora ve fauna ile dünyanın en eskileri arasında yer alıyor. Ayrıca plajlarıyla da yaz aylarında oldukça popüler bir yer oluyor. Otellerde yer bulmak çok zor oluyormuş. Yine burası Slav okuryazarlığının merkezi olup, 365 kadar kiliseye ev sahipliği yapmasıyla çoğu insan için manevi bir öneme de sahiptir. Biz pek sevdik.
9. Gün: Ohrid, Selanik, Kavala, Dedeağaç, İpsala ve İstanbul: 880 km
Kapanışı yaparken tekrar edelim: Balkan bölgesi, muhteşem sıra dağları, harika plajlar, kültürel ve tarihi çatışma, sayısız tarihi kasaba, dost canlısı yerler, enfes yemekler ve uygun fiyatlara gezme imkanı sunuyor. Gezeceğiniz çoğu yer hemen hemen turistler tarafından el değmemiş yerler ve güzelliği ile gerçekten deneyimlenmesi gerektiğini düşünüyoruz!
Balkanlar yolculuğumuz burada bitiyor, ama görülmesi gereken çok şey var! Sizlere kaynak olması umuduyla..
[wdi_feed id=”2″]