“Dünyayı gerçekten keşfetmek istiyorsanız bisiklete atlayın!”
Kitap incelemesinde uzman değiliz ama uzun zamandır aklımızda, bir elin parmaklarını geçmeyen bisiklet odaklı kitapları incelemek, blogumuzda bir derleme oluşturmak…
Açılışı Berna’ya tur motivasyonu olsun diye bir kadın uzun yol bisiklet hikayesi ile yapalım istedik 😍
Keyifle hazırladık, umarım fikir verir! İlham olur, yola düşürür. ☺
Yazar, bisikletle dünya turunda bir kadın; hatta Guinness rekor denemesini 28.970 km ile yalnızca 150 günde(!) sponsorsuz, gerçekleştiren ilk, kadın: Juliana Buhring. Hedefinin büyüklüğü ile ilgili fikir vermesi açısından, daha önce kadınlarda bu alanda kırılmış bir rekor ya da girişim yok erkeklerde kendisinden önce kırılan en iyi erkek derecesi ise günde 180 km ve 165 gün!
Kitapta da rekor denemesi fikrinin ortaya çıkışı, hazırlık ve yola çıkış hikayesini, yolda başına gelen maceraları büyük bir keyifle okuduk. İtalya´dan çıkılan bu hayli zor yolda, zaman zaman şanssızlıklar yaşanmış, zorluklar karşısında yılmış ama rekoru kırmanın gururu ile kaleme iyi ki alınmış.
Detaylarını, inceliklerini kitaba bırakalım ama çok sevdiğimiz bir kaç kısmını yazmak istiyoruz. Juliana yola kitap kayıtları ile çıkıyor, uzun kilometreler yaparken dinlediği notları paylaşıyor. Yol boyunca yokuşlarına, molalarına, enfes manzaralarına eşlik eden alıntılara yer vermesi çok keyifli. Alıntılıyorum düşüşten: “Bu kez çok sert yere çarpıyorum, bir ayağım hala pedala kilitli. Rayların üstünde basketbol topu gibi seken kafamı kaskım koruyor… Kulağımdaki Philip Roth hatırlatıyor ‘Tüm keyifli şeylerin olduğu gibi, görüyorsun ki bunun da keyifsiz tarafları var.'”
Sonra malum yollar farkındalık yaratıyor, kısa ya da uzun. Hele böyle uzun ve zorlu bir türü okurken, beklentimiz de büyük: “Acı sizi varoluşun temellerine götürüyor. Size zayıflığınızı, ölümlü olduğunuzu, ebediyen yaşayamayacağınızı hatırlatıyor. Acı olmasaydı eğer, insanoğlu sınırlarını bilemez, kendini tanıyamazdı. Diyor kulaklığıma Savaş ve Barış (Tolstoy) okuyan İngiliz aktör” Tolstoy’un deneyimini pedallardan, hayat akarken kendi içinde yaşamak, paylaşmak ve okurken sorgulatmak… “Hem varoluş küçük şeylerin birikiminden başka ne ola ki? Yokluklarını yaşayana kadar küçük şeylere ne kadar bel bağladığımızı farkedemiyoruz.” Oldukça etkileyici geldi bize!
RÜZGARA KARŞI
Gelelim rotada dikkatimizi çekenlere: sınırlar! Her geçişte başına gelenler, farklı insan manzaraları, bambaşka kültürler. Ama en çok Asya! Bizim de henüz keşfetmediğimiz bu güzel coğrafya, Pegasus isimli bisikletiyle bir Avrupalı tarafından da farklılıklarıyla ele alınmış.
Sonra Hindistan! Tehlikeli, zor bir yolculuk.. Ama durmak diye bir seçenek yok!..
Ve Türk Lokumu başlığıyla, rotanın ülkemizdeki bacağı: oldukça merak ettiğim bu kısmı okumak çok keyifiliydi. Çay ikramları, sık sık dizilen benzin istasyonları ve misafirperver Anadolu insanı ya da kaotik yorumuyla İstanbul ve bisikete bakışı şaşırtmıyor. Bir de bisikletliler için atlatması çok zor olduğunu bildiğimiz köpekler.. Da “İnsanların bir kadının tek başına Türkiye’de güvenle seyahat edemeyeceğini düşünmelerine şaşırıyorum.” notu şaşırtıyor. Gurur verici!
Son olarak bisiklet tutkusunu kaleme alışını paylaşmak istiyoruz: “Motorun cazibesini anlayabiliyorum; açık yolun tozunu attırmaktan duyulan heyecanı da. Sadece gezinti için bile kullanılsa, arabada olmaya, her şeyi camın arkasından izlemeye, seslerden yalıtılmaya, dünyayı televizyon ekranından bakar gibi bakmaya bin basar. Üzerindeyken dünyayla sizin aranızda engel yok: rüzgarı hissedebilir, kokuları duyabilirsiniz. Ne var ki fazla hızlısınızdır o kadar hız yaparken küçük şeylerin tümünü fark etmeyebilirsiniz. Bisiklet üzerindeyken ise filmin içinde onun başlıca parçalarından birisinizdir.
Çevreyle bütünüyle bağlantıda olduğunuz için etrafınızdaki her duyumu özümsersiniz. Arazideki en ufak değişimi, yolun dokusunu, rüzgarın yönünü, her çıkış ve her inişi, sürekli değişen havayı… Her bitkinin, çiçeğin çürümeye başlamış her asfalt leşinin kokusunu alırsınız. Her kuş ötüşünü her böceği ve hayvanı duyarsınız. Siz ülkeyi içinize alırken ülke de sizi içine alır. Dünyayı gerçekten keşfetmek istiyorsanız, bisiklete atlayın!”
Kitabın orijinali ingilizce: Juliana’nın kendi elinden “The Road I Ride”. Garaj Kitaplar’dan çıktı, satış fiyatı 15₺.
🙂