Hatay malumunuz son dönem gurme turlarının yeni adresi, bizim yazımızda da olmazsa olmaz bir başlık yaratıyor: Sırada Yeme-İçme Rehberi!
Daha önceki Hatay yazılarımızda da bahsettik, birbirinden güzel sebze ve meyveler yetişiyor bu coğrafyada yine çok çeşitli baharatlar taze taze. Salçalar, turşular, güzelim zeytinler derken bir de mezeler doğuyor.
Uzun Çarşı’dan aldıklarımızla bu tatları kendi soframıza da taşıyacağımızın mutluluğu var! Hemen her köşede görebileceğiniz dükkanlardan birinden alışverişinizi yapabilirsiniz. Neredeyse tümü kargo ile beğendiğiniz ürünü sonradan da alabilmeniz için sipariş alıyor. Biz güzel bir acılıkta biber ve domates salçaları alıyoruz. Halhalı zeytinin kilosu 12₺. Biber, patlıcan ve kabak kuruları ile sepeti kapatıyoruz.
Taze otlarla besleniyor hayvanlar yine bir başka güzellikte etler, bir de taze otların katılımıyla pişirilince et yemekleri şenleniyor. Tüm bunlardandır kağıt veya tepsi kebabının özelliği, oruk ve aşurun güzelliği.. Yaprak sarması yöreye özel yapılıyor. Detaylıca bahsedeceğimiz humus ve künefe hakikaten bir tarafa, kabak ve ceviz tatlılarını sevenlere halka tatlıları son noktayı koyuyor.
Tüm bu yöresel lezzetleri bulabileceğiniz üç önerimiz olacak Konak Restaurant, Avlu Restaurant ve Hatay Sultan Sofrası. Bu güzel restoranlarda uzun uzun keyifle yemek yemeniz mümkün, yalnızca özellikle haftasonu ise rezervasyon yaptırmanız şart.
1. MISIRLI DÖNER, ESKİ ÇARŞI ANTAKYA
Hatay Usulü Döner hayallerimizin sokak lezzetiydi, buraya gelirken en çok gerçek Hatay dönerini tatmak istiyorduk. Daha önce giden arkadaşlarımızdan Abdo Döner’in methini duymuştuk. Ancak Mısırlı’da yemek istiyordum ben (Berna 😊) Dönerler taze nane ve güzelim limonlarla 5 dakika içinde masamızdaydı. Lavaşı normalde 1.5 kullanarak yapıyorlar, biz birden olsun istedik böylesinin adı başı açıkmış! Tadı mükemmel! Bir daha başka yerde döner yiyemeyeceğiz sanırım. 😊
Derken ıslak mendilin üzerinde Abdo Mısırlıoğlu ismini gördüm, ve kapıdaki kasada oturan Abdo Bey ile tanışmadan önce Anıl’a dedim ki “Kararsız kalmıştık zaten ikisi de aynı kişininmiş baksana!”. Meğer hikayenin aslı şöyleymiş: Abdo Bey bir kaç yıl önce, çevrenin ve çocuklarının emeklilik baskılarına dayanamayıp Abdo Döner’i devretmiş. Emeklilik hayatının 3. ayında dükkanını nereden nereye getirdiğini, dükkanın hayatındaki anlamını fark etmiş. Bu ismi oluşturup geri dönmek onu huzursuz etmiş. İki dükkan yanını tutmuş, Abdo Döner’den de ne isim ne de usta istemiş geri. Yeniden başlamış Mısırlı Döner ismiyle, böyle de güzel bir esnaf. Caddeye ismimizi yazmış olduk diyor: Abdo Mısırlıoğlu…
Dönerciden kazandıklarıyla 4 çocuk okutmuş, hepsi de doktor. Halktan aldıklarını yine devlet hastanelerinde hasta bakan doktor evlatlarıyla halka veriyor, bizim de üretmemiz paylaşmamız için bizi teşvik ediyor. İyi ki tanıştık, sıcak karşılaması ve misafirperverliğiyle hiç unutmayacağız onu da dönerini de 😊 Mutlaka uğrayın!
2. HUMUSCU NEDİM USTA, ESKİ ÇARŞI ANTAKYA
“Karakolun hemen yanında hoş sohbettir, hem de mahallemizin biricik muhtarıdır” diyor Abdo Bey. Hiç aramadan humus için doğru adrese yöneliyoruz. Muhtar Semir Bey dükkanda değiller ama erkek kardeşi tüm sıcaklığıyla karşılıyor bizi. Abdo Bey’in selamını duyunca humus aradığımızı öğrenince karşılaşmamıza pek seviniyor o da doğrusu..
Tokuz, tok doyurmak zor olacak diye minik bir servis öneriyor, nereden bilelim tadı damakta kalacak bu lezzetin, masamıza geldiği gibi tepsinin dibini göreceğimizi Hemen paketletip, yanımıza alıyoruz. Burada en güzel şey onca şey yiyip yiyip de tadı damakta kalmasın diye paketleme yapmaları, hemen hemen her yerde planlanmış neredeyse bir gelenek olmuş.
Ustalar hemen paketi buzluğa nasıl atarsınız, buzlukta ne kadar dayanır, nasıl çözdürülür tavsiyelerini sıralıyorlar! Doğrusu ürünlerini şahane tanıyan esnaflar.. Burada lezzeti tam yakalayamasak da sonra da yiyebilmek için sevdiklerinize götürün diye ya da gurbetteki Hataylılar için düşünülmüş olabilir. Nasıl başladıysa yerleşmiş, biz pek sevdik. Hatay gezilecek yerler..
“Astım hastalığına yakalanan dedemize Antakya’nın havası sana iyi gelir diyorlar, Tarsus’tan Antakya’ya göç ediyor.” diye anlatıyor Nedim Bey. Humus ve tatlı ustası olduğu için Şerbetçi diyorlar hatta zamanın Fransız aksanıyla serbetci ☺ Hadi serbetciye gidelim, serbetcide buluşalım derken ben bile dedemin soyadının Arslan olduğunu yıllar sonra öğrendim diyor. Mekan aynı mekan, lezzet aynı lezzet anılar taze! Tavsiyemizdir☺
Nedim Bey’e de misafirperverliği için ayrıca çok teşekkür ederiz. Dededen kalma geleneği sürdürmeleri, aynı tadı koruyarak üretmeye devam etmeleri çok değerli! Tebrik ediyor, destekliyoruz.
3. FERAH KÜNEFE, ÇARŞI ANTAKYA
Hatay’da künefe için çokça hevesliydik! Şehir merkezine giriş ve yürümeye başlamamızla her köşede bir künefeci olduğunu gördük 😬 Bir kültür Hatay’da künefe, özel peyniri, pişirme yöntemi ve şerbetiyle.
Odun ateşindeki meşhur künefeyi Çınaraltı Künefecisi, Çarşı’da denemek üzere listemize almıştık ama Cumartesi akşam ateşin közüne bile yetişemedik, Pazar sabah gezimizde de daha ateş hazır değildi. Ah, kısmet değilmiş dedik, sizlere burayı çokça deneyenlerden bildiğimiz kadarıyla öneri olarak bıraktık.
Biz güzel mi güzel künefeyi Abdo Bey’in önerisiyle Ferah Künefe’de yedik. Ocak üstünde pişiriliyordu ve pekmezli bir şerbet ile renkleniyor. Gerçekten lezizdi! Yalnız yanında çay olsun isterdik. Künefeyi de kargo ile isteyebiliyorsunuz. Biz gelmişken paketlerimizi yanımıza aldık. Şerbeti ayrı künefesi ayrı şekilde güzelce paketliyorlar. Buzlukta ya da buzdolabında saklama yöntemleri var.
4. PÖÇ KASABI, UZUN ÇARŞI
Kasapçılık ve pişirim adındaki fırınlar hakkında detaylı bilgiye Antakya Gezilecek Yerler yazımızda yer vermiştik. Tepsi ve kağıt kebabı bu kasaplarda istediğiniz yemeğe göre etin en güzel yerini seçerek, özel taş fırınlarda sizin için pişirmesi ustalık gerektiren bir gelenek. Taş fırında pişirilen tepsi ve kağıt kebabı, yanında güzelim fırın pideleriyle hakikaten lezzet de dillere destan! Pöç Kasabı, Uzun Çarşı’da tepsi ve kağıt kebabı için en meşhur olanlardan. Biz 7’de fırının kapanmasıyla burada deneyemedik ama siz denerseniz yorumlarınızı bekleriz..
5. AFFAN KAHVESİ, ANTAKYA MERKEZ: İNCİ KIRAATHANESİ OLARAK DA BİLİNEN HAYTALI
100 yıllık tarihi yapı, ne anılar ne kahkahalar var her köşesinde. Kurtuluş Caddesi elektriğin ilk geldiği cadde, ancak 100 yıl önce elektrik yokken kurulmuş Affan Kahvesi. Bu sebeple makaralı sistemle aydınlatma sonradan eklenmiş. İçerideki hemen her şey korunmuş, sandalyeler ve Zübeyir Bey’in masası 70 yıllık.
6. PETEK PASTANESİ, İSKENDERUN
Tokluk hissi bitmeden İskenderun’a geldik, meşhur pastanede kahve içmekti tek hayalimiz. Ama o ne vitrin! Birbirinden güzel tatlılar şahane bir şekilde sergileniyor. Viyana’daki güzel Demel Pastanesi aklımıza geldi. Bunu düşünürken masalarda Avusturya’dan gelen onay sertifikasını görüyoruz.
Özel bir önerimiz yok, biz kalabalık gittiğimiz için bir çok şey alıp bir tadım tabağı oluşturduk kendimize. Ama künefeyi hala denemediyseniz mutlaka deneyin deriz.
İki şubesi var, sahildeki çok doluysa belediyenin önündeki sahile 10 dakika yürüme mesafesindeki Petek’e de gidebilirsiniz.
BONUS
Reyhanlı’da tuzda tavuk; ne kadar gidip deneyimleyemesek de bir farklı lezzet ki bonus olmayı hak ediyor! Tuzda sarılı 1.5-2 saat pişirilerek hazırlanan güzelim bütün tavuk lirik pilavı ile birlikte servis ediliyor. Seveni çok! Tatmak için savaşın bitmesini diliyor, yine ziyaretçilerini bekleyen bu lezzeti hatırlatarak bitiriyoruz.