Edirne, İstanbul’da yaşayanlar için kaçırılmayacak gezi fırsatlarından biri. Hem yakın hem neredeyse her mevsim gidilebilecek bir şehir. Osmanlı’dan bu yana gelen tarihi ve birbirinden lezzetli yemekleriyle hem kültürel hem de gurme turizmi bir arada yaşatıyor insana.
Edirne’ye hep arkadaşlarımızla günübirlik gittik, en son gidişimiz ise ailelerle 7 kişilik bir tur oldu. Bu kadar gitmiş, karış karış bildiğimiz şehirden sizlere de bahsetmek istedik. Umarım keyif alacağınız bir yazı olur
Edirne Kaç Günde Gezilir?
Yazımızın başlığından da anlaşılacağı üzere Edirne merkezi gezmek istiyorsanız 1 gün size rahatlıkla yeter. Ama ben biraz şehrin tadını çıkarayım azıcık da keyif yapalım derseniz cumartesi sabah çıkıp, pazar akşam dönmek tam size göre olur. O halde templolu gezenler için 1 gün, keyifçiler için ise 2 gün diyelim.
Edirne’ye Ne Zaman Gidilir?
Bizim en sevdiğimzi aylar bahar ayları. İlkbahar rengarenk, sonbaharda ise hüzünlü bir havası oluyor. Kışın gidecekler ise yıllardan beri söylenen Balkanlar’dan gelen soğuk hava dalgasının ilk durağı olan Edirne’de bu soğuğu eminim ki hissedeceklerdir.
Edirne’de Nerede Kalınır?
Biz konaklama kısmını günübirlik gittiğimzi için düşünmemiştik ama kalacaklar için Taşhan Otel veya Taşodalar Otel tercih edilebilir. 2 kişi kahvaltı dahil fiyatları 200₺ ile 250₺ arası değişiyor. Lüks konaklama isterseniz Ramada ve RYS Otel seçenkleri mevcut.
Edirne’ye Nasıl Gidilir?
Edirne, İstanbul’dan yaklaşık 240 km, Ankara’dan 690 km, İzmir’den ise 520 uzaklıkta bulunuyor. Biz İstanbul’dan arabayla boş otoban keyfi ile 2 saatte gidiyoruz. Dilerseniz İstanbul’dan otobüs ile de gelebilirsiniz. Otobüs yolculuğu İstanbul’dan 3 saat sürüyor.
2018 yılında tekrar seferlerine başlayan Halkalı – Uzunköprü seferi ile de Edirne’ye gidebilirsiniz. Edirne’ye gidişte sabah 08.30’da hareket eden tren 12.00’da Edirne merkeze varıyor. Dönüşte 15:40’ta Uzunköprü’den kalkan tren 19.15’te Halkalı’da oluyor. Halkalı – Uzunköprü bilet ücretleri 21₺.
Edirne Rota Önerisi
Günübirlik gerçekleştirdiğimiz rota önerisini size kısaca aktaralım;
- İlk olarak Edirne’ye vardığımızda kahvaltı etmeye gidiyoruz.
- Ardından yürümekten pek keyif aldığımız Karaağaç tarafına doğru gezinmeye çıkıyoruz. Burada Osmanlı’dan kalma tarihi Edirne Tren Garı, Lozan Anıtı, Milli Mücadele ve Lozan Müzesi ve son olarak Edirne Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ni geziyoruz. Ardından Karaağaç Caddesi’nde konumlanmış tatlış kafelerden birinde keyif kahvemizi yudumluyoruz.
- Sırada Osmanlı’nın tarihi şifahanelerinden Sultan II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi var. Buraya defalarca gitmemiz rağmen her gidişimizde yeni şeyler öğrenip, gezmek keyifli hale geliyor. Müze girişi öğrenciye ücretsiz, yetişkinlere ise 5₺.
- Rotamızı artık Edirne merkeze çevirme vakti geldi. Önden Saraçlar Caddesi’nde gezinti ardından Aydın Tava Ciğer veya Ciğerci Niyazi Usta’ya!
- Karnımızı doyurduktan sonra Selimiye Camii, hemen caminin arkasında kalan Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi rotaya eklenebilecek destinasyonlardan bazıları
Edirne Yeme-İçme Önerileri
Edirne kendine has lezzetlerle öne çıkıyor. Edirne Ciğerini yemeyen olabilir ama duymayan yoktur diye tahmin ediyoruz. 🙂
Kahvaltı – Tadım Kahvaltı Salonu
Genelde bizim günübirlik rotamızda 6.30’da İstanbul’dan hareket ve kahvaltıya 8.30 – 9.00 gibi oturmuş oluyoruz. Diğer gezilerimizde olduğu gibi son gidişimizde yine Limon Kafe’de kahvaltı yapalım dedik. Maalesef o eski sıcaklığı, lezzetli kahvaltıyı bulamadım. Size kesinlikle önermiyoruz.
Edirne’de salaş bir menemencide kahvaltı yapmak istiyorsanız ilk adres Tadım Kahvaltı Salonu, fiyatlar cep yakmayacak seviyede. Lezzeti de oldukça yerinde, denemeye değer!
Daha lüks bir mekan istiyorsanuz Edirne Lalezer Tesisleri’ne gidebilirsiniz. Meriç Nehri’nin yanı başında konumlanmış bu restorana doğa ile iç içe güzel bir pazar kahvaltısı için gidilebilir.
Adres: Sabuni, Yüksek Kahve Sok. Merkez, Edirne
Edirne Ciğeri – Aydın Tava Ciğer veya Niyazi Usta
Yıllardan beri Edirne’de Aydın Tava Ciğer’e gitmemize rağmen son zamanlarda alıştığımız lezzeti bulamayışımız ve müşterinin bir değerinin olmadığı kanısına vardıktan sonra tercihimiz Ciğerci Niyazi’den yana oldu.
En sevdiğimiz lezzet ise ciğerin yanında getirilen kuru biber kızartması. Bu arada ciğer yanına gelen mezelerde sınır yok. Tabak bittikçe yeniliyorlar. 2018 Kasım itibari ile ciğerin porsiyon fiyatı 22₺.
Aydın Tava Ciğer Adres: Tahmis Çarşısı, No:12 Merkez, Edirne
Niyazi Usta Adres: Mithat Paşa, Ortakapı Cad. No: 9, Merkez, Edirne
Peynir Helvası & Hayrabolu Tatlısı – Edirne Tatlı Konağı
Tahmis Meydanı Çilingirler Çarşısı’nda yer alan Tatlı konağında çeşit çeşit Balkan tatlılarını yiyebilirsiniz. Tatlılarında bazıları ise Hayrabolu Tatlısı, Peynir Helvası, Fırınlanmış Peynir Helvası, Trileçe Tatlısı ve denenmesi gerekn bir başka tatlı olan bol meyveli ve irmikli Kıbrıs Tatlısı olarak dikkatimizi çekti.
Burada favori tatlımız Tahinli Hayrabolu Tatlısı! Porsiyonu 16₺. Daha hafif bir lezzet denemek isterseniz, önerimiz Dondurmalı Peynir Helvası! Kilosu 30₺.
Kavala Kurabiyesi – Arslanzade
Bizim yıllardan beri Kavala Kurabiyesi dendiğinde aklımıza gelen ilk adres Arslanzade! JKöylerde yapılan yayık terayağı ve kavrulmuş badem ile harmanlanan kurabiye pudra şekeri ile o bildiğimiz enfes lezzetine kavuşuyor. 2018 Kasım itibari ile kilosu 50₺.
Badem Ezmesi – Keçicizade
Badem ezmesi dendiğinde ilk adresimiz burası oluyor. Bizce biraz şekerli olsa da pek bir güzel yeniyor! 2018 Kasım itibari ile kilosu 80₺.
Edirne Peyniri – Nurlu Peynirleri
Edirne’nin meşhur peynirini duymayan yoktur. Tesadüfen Saraçlar Caddesi’nde bulduğumuz nostaljik dükkanda tadımladığımız peynir çok hoşumuza gitti. Dilerseniz sizler için vakumluyorlar, fazla alırsanız böylece dolapta hemen tüketmenize gerek kalmıyor. Yaklaşık 3 ay dolapta bir şey olmadan lezzetini koruduğunu dile getirdiler. Alacağınız peynire göre kilosu 30₺ ile 45₺ arasında değişiyor.
Edirne Denince Akla Gelenler
- İlk akla gelen tabi ki Mimar Sinan’ın eseri Selimiye Camii
- İkinci olaran ise meşhur lezzeti Edirne Ciğeri
- Su gibi rakı içen çılgın amcalar
- Alkol tüketmeye “piizlenme” tabiri
- “h” harfini söyleyemen Trakyalılar
- Erkek çocuğa “kızan” diyen anneler
- Yunanistan ve Bulgaristan’a açılan sınır kapıları
Edirne Gezilecek Yerler
Edirne’ye yukarıda bahsettiğimiz rotamızın sırasında bu bölümden gezilecek yerlerden bahsedeceğiz.
Meriç Nehri
İster gün doğumunda ise gün batımında gidin buraya! Her daim gezilesi, görülesi, oturup çay eşliğinde manzarasına bakılası bir yer bizim için.
Tarihi Edirne Tren Garı
Edirne’nin sınıra en yakın kasabalarından biri olan Karaağaç semtinde bulunan Tarihi Edirne Tren Garı, bahçesiyle, yapısıyla gelenleri mest ediyor. Her gelen mutlaka bir fotoğraf çekilmek istiyor. Garın tarihine bakacak olursak, Rumeli Demiryolları güzergahının önemli bir durağı olarak tasarlanmış, ancak beklendiği işlevselliğe ulaşamamıştır.
Paris’ten İstanbul’a uzanacak Şark Demiryolları fikrinin gerçekleştirmek için demiryolları üzerindeki çalışmalar 19. yüzyılın ortalarndan itibaren hızlanmış. Osmanlı’nın ana düşüncesi Şark Demiryolları ile Rumeli Demiryolları’nı birleştirerek Balkanlar’daki karışıklıklara hızlı müdahale edebilkmekmiş.
Tarihi gar 1914 yılında kullanıma sunulmuş ancak ortaya çıkan Birinci Dünya Savaşı sebebiyle kullanıma açılamamıştır. Birinci Dünya Savaşı ile beraber ise Osmanlı Balkan topraklarının büyük kısmını kaybetmiş ve eline Rumeli Demiryolları’nın 300 kilometrelik bir bölümü Türkiye sınırları için kalmış. Hatta öyle ki Karaağaç Osmanlı sınırları içerisinde olmasına rağmen Karaağaç’a ulaşmak için Yunan sınırını aşma zorunluluğu oluşmuş. Yunan sınırına girmeden bir hat yapımı için anlaşmaya varılsa da bu hattın yapımı uzun yıllar sonra TCDD tarafından gerçekleştirilmiş, maalesef ki bu yapımla beraber Tarihi Edirne Tren Garı kendi haline bırakılmış.
inanın tasarımının muhtemelen 1912’de yapıldığı, inşaatının ise 1913-1914 yıllarında tamamlandığı bilinmektedir. Gar 1914’deki Birinci Dünya Savaşı nedeniyle kullanıma açılamamıştır. Savaş sonunda Osmanlıların Balkan topraklarını büyük ölçüde yitirmeleri nedeniyle, Rumeli Demiryolları’nın ancak 337 km’lik bir bölümü Türk sınırları içinde kalmış, bu arada Yunan toprakları içine doğru giren Karaağaç’taki Edirne Garı’na ulaşabilmek için Yunan sınırını geçmek zorunluluğu doğmuştur. Bu nedenle, 1929 yılında Şark Demiryolları Şirketi ile Alpullu’dan Edirne’ye kadar yalnız Türk topraklarından geçecek yeni bir hattın yapımı için anlaşmaya varılmışsa da, bu hat ancak çok yıllar sonra TCDDY tarafından gerçekleştirilmiş, böylece eski Edirne Garı, tümden terkedilmiştir.
Kıbrıs Savaşı sonrası Edirne Üniversite’nin Mühendislik ve Mimarlık Akademisi’ne verilmiş ve günümüzde ise Güzel Sanatlar Fakültesi olarak kullanılıyor.
Lozan Anıtı
Trakya Üniversitesi Senatosu’nun 1996 yılında aldığı karar ile Türkiye Cumhuriyeti’nin nüfus cüzdanı olan Lozan Barış Antlaşması’nın taçlandırılması kararı ile anıt yapımına başlanmış.
Peki bu anıt bize ne anlatıyor?
Anıttın temelini oluşturan betonarme radyal temel birbirinden bağımsız 45 derece açı ile saplanan üç sütundan meydana gelmiş. En büyük sütun Anadolu’yu, orta sütun Trakya’yı ve küçük sütun ise Karaağaç’ı, genç kız figürü ise estetiği, zerafeti ve adaleti simgeliyor. Genç kızın elinde güvercin demokrasiyi ve barışı, diğer elindeki belge ise Lozan Antlaşması’nı temsil ediyor.
Milli Mücadele ve Lozan Müzesi
Daha öncelerinde tadilatta olan müze son gittiğimizde açılmış olduğu için hemen ziyaret edelim dedik. Trakya özelinde Kurtuluş Mücadelesini anlatan müze bizi o anlara götürmeyi başardı.
İlk katta Trakya’da mücadeleye katılmış kişilerin biyografileri, Trakya demiryolları haritası ve istasyonların önce Fransız ardından Yunan askerlerince işgali adım adım anlatılıyor.
İkinci katta ise, Trakya’nın kurtuluşu, Türkiye’ye devir teslimi, Lozan Barış Anlatşması Karaağaç Protokolü ve demiryolu ulaşımı ve Karaağaç istasyonunun kullnımına dair belgeler ve resimler yer alıyor.
Karaaağaç Caddesi
Genellikle kahvatıcımızdan Eski Tren Garı’na yürüyerek geldik ve burada Lozan Anıtı, Milli Mücadele gezimiz sonrası güzelim Karaağaç Caddesi’nde tatlı bir kafe bulup dinlenme kahvesini yudumladık. Bu caddede yürüyüş yapmak öyle huzurlu ki insanı dinlendirmeye bire bir ancak tenha zamanlarında gitmenizi öneririz.
Edirne Sultan II. Bayezid Külliyesi Sağlık Müzesi
Edirne’ye her gittiğimizde gezip görmek istediğimiz sağlık müzesini yine gitmeden duramadık. Zamanında Osmanlı’ya ikinci başkentlik görevini yapan Edirne’ye bir külliye kazandırmak amacıyla Fatih Sultan Mehmet’in oğlu, II. Bayezid’in aldığı kararla inşaatı 1484 yılında başlamış. Dönemin en önemli sağlık birimlerinden biri olmuştur.
Külliye, medrese, şifahane ve tıp medresesi yer alıyor. Hastane olarak kullanılan müzede zamanında 1 baştabip, 2 tabip, 2 göz mütehassısı, 2 operatör, 1 eczacı çalışıyormuş. Medrese kısmı 18 öğrenci odası, bir dersaneden oluşuyor.
Edirne Selimiye Camii ve Külliyesi
Edirne’de daha girişinde itibaren tüm ihtişamı ile görülebilen 4 minareli Selimiye Camii, Osmanlı dönemindeki Mimar Sinan’ın eseridir. Caminin yapımı binlerce kişinin katılımı ile yaklaşık 7 yıl sürmüş. Hatta Mimar Sinan bu eseri “Ustalık eserim” olarak tanımlamış. Bu güzem mimari yapı 2011 yılında ise UNESCO Dünya Miras Listesi’ne girmiş.
Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi
Son gezimizde gezme fırtımız olmamasına rağmen daha önceki Edirne gezilerimizde bu müzeyi de gezme fırsatımız olmuştu. Kısa kısa bilgiler verelim sizlere.
Müze iki ana bölüm ve 1 bahçe sergisinden oluşuyor. 1971 yılında hizmete açılan müze Edirne Semilime Camii’nin hemen arkasında yer alıyor. Müzede özellikle Trak ait bölgesel eserlerin sergilendiği güzel bir bölüm var.
Müze Selimiye Camiidoğu kapısının 50 metre uzağında, Osmanlı dönemi mezar taşlarının sergilendiğialanın hemen yanında yer almaktadır. Takılar, pişmiş toprak ve cam eserlerin yanı sıra, heykel ve steller ile sikkeler dönemlerine ait vitrinlerde sergilenmektedir.
Giriş ücreti 6₺, müze kartı olanlar ücret ödemeden girebiliyorlar.
Edirne Sveti Georgi Bulgar Kilisesi
1880 yılında yapılan Sveti Georgi Bulgar Kilisesi, Edirne merkezine oldukça yakın tabir yerindeyse Edirne’nin arkada sokaklarında minnacık bir kilise olarak karşımıza çıkıyor. Turist gurupları gelmezse kilisede genelde sadece kendiniz oluyorsunuz. Bu sayede gittiğinizde detaylı inceleme fırsatınız olabiliyor.
Bulgarca bilgilerden bir şey anlaşışlmıyor olsa da resimler ve objeler size çoğu şeyi anlatıyor. Özel günlerden Bulgaristan’dan insanlar gruplar halinde ayinlere katılıyor ve ziyaret ediyorlar.
Edirne gezimizin böylece sonuna geldik.. Faydalı olabildiysek ne mutlu bizlere. Bir başka yazıda görüşmek üzere..
[wdi_feed id=”2″]