Perast ve Kotor gezileri sonrası rotamızı Budva ‘ya çevirdik! 35 kilometrelik yolu 45 dakikada anca tamamladık. Aman diyelim Kotor’daki trafiğe dikkat! Gelelim şimdi Karadağ’ın meşhur Budva ‘sına: neymiş, neler varmış burada…
Karadağ gezilecek yerler için buraya bekliyoruz!
Buranın ünü nereden geliyor diye merak ediyorsanız, Budva şehri Karadağ’ın en çok ziyaret edilen noktası. “Ülkenin turizm noktası ve Miami Sahili” olarak bile ifade edildiğini duyduk. Nedenini şehri keşfederken anlayacaksınız. Kotor ve Perast’taki yapılara benzer şekilde Venedik mimari etkisi burada da görülüyor. Üstelik 14 bin insanın yaşadığı bu küçük şehre senede 1 milyondan fazla turist geliyormuş! Adamları tebrik etmekten başka bir iş düşmüyor bize!
Venedikliler’den alınmasıyla şehrin ismi Black Mountain’dan Karadağ olarak çevrilmiş. Osmanlı’dan 1878’de bağımsızlığını ilan ederek ayrılan Karadağ, 2006 yılında dünya çapında resmi bir ülke olarak tanınmış. Yaşayan halkın büyük kısmı Sırp ve Karadağ dilini konuşuyor. Ancak şehrin ilgi çekici yapısıyla beraber, Budva’da çok sayıda dil konuşuluyor.
Budva, 2,500 yıldan eski bir geçmişe sahip. Bu da şehri, Adriyatik’teki en eski yerleşim yeri haline getiriyor. Bir zamanlar onu işgal eden Romalıların etkisi bugün Budva’nın eski kentinde gözden kaçmayacak şekilde görülüyor. Birçok tarihçi, eski kasabanın bir zamanlar sahile kumla bağlanmış bir ada olduğuna inanıyor. Kim bilir belki de doğrudur!
Budva, neredeyse tüm yıl boyunca sıcak, gelen herkese mütemadiyen denize girme fırsatı veriyor. Kış hariç ne zaman isterseniz gidebileceğiniz bir sahil kenti olarak karşımıza çıkıyor.
Şimdi gezilecek yerler hakkında biraz detay verelim..
Slovenska Plajı
Budva’nın en büyük ve popüler plajlarından Slovenska Plajı ile başlayalım. Yaklaşık 1.6 km uzunluğunda sahil şeridine sahip olan plaj, her tarafı yeşil tepelerle ve kumların arasındaki şemsiyelerle çevrili. Miami Plaj’ına benzetmek çok da haklılar aslında. Hava güneşliyse zaman ilerledikçe daha da kalabalık olmaya başlar.
Bizim tavsiyemiz gidecekseniz sabah 11’den önce plaja gitmeniz ve şezlong – şemsiyenizi seçmeniz. Plaj boyu kaldırımlarda kafeler, barlar ve yemek yiyebileceğiniz restoranlar mevcut.
Mogren Plajı
Karadağ’da buraya kadar gördüğümüz neredeyse tüm plajlar bizi çok etkiledi, hepsini çok beğendik. Akdeniz ülkesinde yakışır, önerebileceğimiz bir diğer plaj ise Mogren Plajı olarak karşımıza çıktı. Burada iki ayrı sahil var. Bu iki sahil küçük bir tünel sayesinde birbirlerine bağlanıyor. Plajın geneli uçurumlar ve yeşil bitki örtüsü ile çevrili.
En güzeli de güneşin yaktığı bir günde Morgen Plajı’nda bunaltan sıcağa karşı buzlu kahvenizi yudumlayarak, Mogren’in el değmemiş, baktığınızda suyun dibini rahatlıkla görebileceğiniz sularında yüzmek..
Plaj 2004 yılında mavi bayrak almış. Tabi bununla beraber gelen insan sayısı da her geçen gün artmaya başlamış. 🙂 Plaja Eski Şehir’den yürüyerek ulaşabilirsiniz.
Eski Şehir
Eski şehir ya da diğer adıyla Stari Grad, yılların geçtiği küçük bir adada bulunuyor. Eski Venedik duvarları boyunca Eski Şehir’e toplamda 5 giriş var. Tabi ki bizi şaşırtmayacak şekilde hepsi dar sokaklar, pişmiş toprak çatılar, arnavut kaldırımlı yollar ve bol miktarda alışveriş ve yeme noktası ile dolup taşıyor. Kotor yazımızda bahsettiğimiz gibi sokakların dar ve karmaşık olmasının asıl sebebi düşman geldiğin kafa karışıklığı yaratarak saldırıları engellemekmiş.
Peki Budva’da bu sokaklarda günlük yaşam nasıl?
Bizim gibi çift gezenler 25 – 30€ aralığında bir öğün için lezzetli yemekler yiyebilir. Tabi bu yemek sizi oldukça doyuracak dolgunlukta ve nitelikte.
Eski Şehirde, kiliseler, manastırlar ve geçmişe ait pek çok kalıntı bulabilirsiniz. En güzeli de bu güzelim yerlere araç girişleri yasak olduğu için her yeri yürüyerek keşfedebilirsiniz. Romalılar ve Osmanlılar gibi çok sayıda toplumdan etkilenen bu 2,500 yıllık şehirde yürürken şehrin muhteşem panoramik manzarası sizi etkileyecek, geçmişe götürecek. Budva Müzesi’ne mutlaka girin, Budva’nın uzun tarihini ve gelişen kültürünü sergileyen pek çok eser barındırıyor.
Budva Kalesi
Budva Kalesi, eski şehre hakim yapılardan en güzeli. Neredeyse 1000 yıl önce yapılan bu görkemli kale, gözetleme anlamında müthiş bir güce sahip. Bu arada ben (Anıl) kale gezmeyi pek severim ama Berna’yı kale gezme konusunda ikna etmem bazen zaman alabiliyor. Yine de şehrin en güzel manzaraları ve tüm silüeti görebilmek için kalelere uğramak şart.
Kale, şehir için koruyucu bir varlık olarak inşa edilmiş ve tepeden bakıldığında, deniz çevresinden gelebilecek herhangi bir olası saldırıyı anında görebilecek bir tasarıma sahip.
Günümüzde 2€ gibi küçük bir giriş ücreti var. Merdivenlerden yukarı tırmanmak, şehirdeki en iyi manzaraya sahip olmak için olmazsa olmazlardan! En üst noktaya çıktığınızda, mavi okyanus, turuncu çatılar ve altınızdaki cennet denizi göreceksiniz. Çevredeki görülebilecek diğer yerler ise Kutsal Üçlü Kilisesi, Aziz Ivan Kilisesi ve Punta Meryem Kilisesi olarak sıralayabiliriz.
9 günlün Balkanlar seyahatimizi merak ederseniz yazımız burada! 9 günlük Balkanlar turu