Perast, Alaçatı değil de Urla gibi, gönlümüzün en sevdiği oldu Karadağ’da. Bizim gibi kalabalıktan sıkılıp uzaklaşmak isteyenler varsa, güzel koyları, sakin kıyılarıyla bu köyü, Perast ‘ı şiddetle öneririz!
Biz bir akşam üstü uğramıştık, yürüyüş de yemek de keşif de çok keyifliydi.
Perast Şehir Tarihi
Perast, Kotor Körfezi boyunca inşa edilen küçük bir kasaba olarak karşıladı bizleri. Kotor’un Kültür – Tarih Bölgesi olarak adlandıran UNESCO burayı da koruma altına almış. Venedik’in 1420 – 1790 arasında hüküm sürdüğü bu coğrafyada tabi ki oldukça izi var. Bu dönem boyunca Venedikliler 17 Katolik kilisesi, 16 barok saray, 9 savunma kulesi ve 2 Ortodoks kilisesi inşa etmiş. Bu kadar yapı yetmiyormuş gibi ek olarak, iki ada ve her iki adada da pitoresk şapeller var. Adalar, şehir merkezine 200 – 300 m uzaklıkta yer alıyor.
Perast Gezilecek Yerler
Büyük bir ana caddeye sahip olan Perast, bir yandan klasik Venedik stili evleri ve kiliseler bir yanda da bulunduğu kıyı boyunca demirleyen tekneler ve yürüyüş yapan insanlarla çok romantik. Kenti keşfetme için arabayı şehrin girişine bırakarak arnavut kaldırımlarda yürüdük. Perast’ı keşfetmenin en güzel yolu yürümek..
Kent boyunca yürürken güzelim mimariye hayran olduk. Sayısız fotoğraflar çekildik.
Aslında bir nevi bizim Ege köylerimizi hatırlatan bu güzel manzaralar bizlere oralara götürdü. Bize tarihini bir nebze olsa yaşatan şehir, eski zamanlarından çok uzak. Halkın büyük bölümü kasabayı terk etmiş, binaların çoğu bakımsız ve kimsesiz olarak duruyor. Yakın zamanda yapılan nüfus sayımında şehrin nüfusu 400 bile çıkmamış. Düşünsenize kilise başına yaklaşık 21 insan düşünüyor.
Bizim gibi mobilitenin çok yüksek olduğu yerlerden gelen insanlar için oldukça ilgi çekici, bir o kadar da şaşırtıcı. Yine de turizmin etkisi farkedilmiş olacak ki restoran ve minik oteller için yenileme çalışmaları sürüyor. Güzelim taş evlerde şimdilerde inşaatlar var.
Yakın zamanda inşaatına başlanan binaların büyük kısmında eminiz müze evler çıkacaktır. Çünkü Venedik Cumhuriyeti’nin kaybedilen son şehri burasıymış. O evlerde ne anılar, tarihi eserler vardır!
Our Lady of Rocks
Perast’ı keşfettikten sonra sıra Kotor Körfezi’nde yer alan ve insan yapımı bir ada olan Our Lady of the Rocks ‘a doğru yola koyulduk. Kıyıdan kalkan teknelerle bu adacığa varabilirsiniz. İlk durağımız Our Lady of the Rocks olarak bilinen şapeli ziyaret etmek oldu. Yaklaşık 3 dönümlük bir alan sahip olan ada, zamanında halkın büyük emekleriyle yapılmış. Günümüzde her 22 Temmuz günü gün batımına kadar yaşayan halk dışarı çıkıp adanın etrafını saran suya taş atıyormuş.
Adanın ilk kilisesi Ortodoks kilisesiymiş ve 1452’de inşa edilmiş. Ancak 1632’de Katolik kilisesi, The Lady of the Rocks’a dönüşmüş. Kilisenin iç mekanı gezmeye değer. Ünlü barok ressamın öncülerinden Tripo Kokolja tarafından yapılan 68 güzel resim karşımıza çıkıyor.
Adaya gidiş-geliş ücreti toplamda 5€. Biz tercihimizi bu adadan yana kullandık. Zamanı olanlar St. George Adası’na da gidebilirler.
Dönüşle beraber güzel bir akşam yemeği için daha huzurlu bir nokta bulamazdık diyip bu güzel manzaraya oturduk. Sanırım seyahatimizin en keyifli zamanları! Gerçekten baş başa yedik:)
Yediklerimizi anlatmayacağım bile, bu güzel manzaranın üzerine. Ama ipuçları da vermeli, kesinlikle önerdiğimiz restoranlar yan yana. Gerçekten hepsi birbirinden iyi dilediğinize, ya da bizim yaptığımız gibi en güzel manzaralı olana oturabilirsiniz. Burada 1Cevapi, 1 deniz mahsüllü makarna, 1 Shopska Salad ve 2 kadeh şarap 23€ tuttu. Bize oldukça uygun geldi 🙂
Biz genelde kalabalık ve tıklım tıklım yerler yerine, sakin ve sessiz olanları seçiyoruz. Diğer Balkan ülkelerindeki gibi çok uygun ve lezzetli en çok da unutulmaz manzara keyfi ile dolu bir mükemmel akşam yemeği yedik. İşte fotoğrafları:) Giderseniz bize de fotoğraf gönderin olur mu? 🙂
Karadağ süresince izlediğim rota; Tivat, Kotor, Perast, Budva, Sveti Stefan, Virpazar ve Ülgün!
[wdi_feed id=”2″]