Doğu’nun incisi Van gezimiz başlıyor… Gezimize Van’a gitmeden Akdamar Adası ile başladık. İzlediğimiz rotaya göre gidilecek yerleri listeledik.
Akdamar Adası ve Kilisesi
Tatvan’dan gelirken Akdamar İskelesi önünde indik. Bizi Akdamar Adası’na giden balıkçılar karşıladı. Akdamar Adası’na giden tekneden inci kefali tutmuşlar, fırına atmışlar. Sanki bizi bekliyorlarmış bir ikram bir izzet! Van Gölü’nden taze taze tutulan bu balıkların lezzeti bir harika! Taze taze siz de alabilirsiniz. Zaten Vanlılar biliyor, duran durana.. 😋
Şimdi biraz adayı ve kiliseyi anlatmaya başlayalım. Çevresindeki güzelliği ile nefes kesici Akdamar Adası’nın yıkık kilisesi, Ermeni mimarisinin en büyük örneklerinden birini temsil ediyor.
Tarihi
Kilise, mimar Bishop Manuel tarafından MS 915 ve MS 921 yılları arasında inşa edilmiş olan Ağtamar Sarayı’nın yegane kalan binasıdır. Vaspurakan Hanedanı’nın Ermeni Kralı Gagik Ardzrouni döneminde inşa edilen bina, başlangıçta sokakları, bahçeleri, sarayı ve kiliseyi çevreleyen teraslanmış parkları içeriyormuş. Haç şeklinde bir plan ve içinde konik bir çatı ile inşa edilen bina, uzak ocaklardan adaya getirilen kırmızı renkli tüf taşından yapılmış. O zamanlar teknelerle bu kadar taşın taşınması başlı başına alkışa değer bir olay. 👏
AKilisenin dış duvarları, Ermeni ustalar tarafından çok güzel ama oldukça yıpranmış taş kabartmalara sahip. Bu kabartmalar, İncil’de Adem, Havva, İbrahim, Davut, Goliath ve İsa’nın yanı sıra sarayda yaşam, av sahneleri, insan ve hayvan figürleri gibi dünyevi temaları betimliyor. Yüksek rölyefle oyulmuş, hayvanlarla süslenmiş olağanüstü bir asma süslemesi, kilisenin dışını kuşatıyor. Bu temaların işleyişi, Orta Asya Türk Sanatı’ndan etkilenen 9. ve 10. yüzyıl Abbasi sanatının etkisini gösteriyor. İçerideki kilise duvarları dini temaları gösteren fresklerle süslü ancak bu güzel resimlerin birçoğu bozulmuş durumda.
Akdamar Adası ve Kilisesi
Adanın ismini nereden aldığı konusunda çeşitli efsaneler var. Bizim en çok dikkatimizi çeken şu oldu:
Tamar adlı güzel bir kıza aşık olan bir soylu yakışıklı genç, onu görmek için her gece adayı ziyaret edermiş. Fırtınalı bir gecede yine adaya gitmek isteyen gencin teknesi devrilmiş. Dalgalarla boğuşan gencin ağzından çıkan son sözcükler “Ach Tamar” olmuş. Sevdiğini bekleyen Tamar, ölüm haberini duyunca çok üzülmüş ve ızdırabından o da ölmüş. O zamandan beri, adaya “Ach Tamar” (Aght’amar) deniyor. Biz adayı Şubat ayında ziyaret etmemize karşın bahardan bozma bir hava karşıladı bize. Güneşli günlerde adanın keyfi bir başka oluyor. Kuş sesleri ve sessizlik, insan yaşadığını hissediyor.
Öğrendiğimiz bir başka değişik bilgi ise; zamanında Osmanlı’da yıkılan veya hasar alan kiliseleri, tadilat ettirmek için Osmanlı’dan izin alınması gerekiyormuş. Ancak 19. Yüzyılda Osmanlı’nın güç kaybetmesi ile gayrimüslimler Osmanlı’ya haber vermeden böyle kiliseleri yıkıp yeniden inşa etmeye başlamışlar. İnşa ederken ise önceki halinin kat ve kat büyüğünü yapmaya başlamışlar. Görkemli yapıların Lale Devri’nde yükselme sebebi işte buymuş.
Not1: Adaya tekne ile geçmek 15₺, ancak en az 16 kişi istiyorlar. Hal böyle olunca bir süre bekledik ve sonunda adaya doğru yola çıktık. Motorla yolculuk 20 dakika sürüyor. Adaya vardığımızda manzara karşısında şaşkınlık içinde kaldık. Tabi ilk hedefimiz kiliseyi ziyaret etmekti, müze kartınız yoksa giriş ücreti 10 ₺.
Not2: Haftanın her günü açık olan kilise ve anıtı kışları 08.00 – 17.00 ve yazları ise 09.00 – 19.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.
🚤Ulaşım: Tatvan – Van arası 135 kilometre, çılgın dolmuşlar ile 1 saat 30 dakika sürüyordu. Van’a gitmeden Akdamar Adası’nı ziyaret etmek istedik. Dolmuştan Akdamar İskelesi önünde indik. Tatvan – Akdamar İskelesi önüne kadar gelmek için dolmuşlara 15₺ ödüyorsunuz.
Muradiye Şelalesi
Van’da gezilecek yerler tarihi zenginliğin yanı sıra, Muradiye Şelalesi gibi doğal güzelliklerle de mevcut. Muradiye Şelalesi’ne giderken yol üzerinde hem Van Gölü manzarasını hem de karlı dağ manzaraları size görsel bir şölen yaşatacak.
Bu sene tüm Türkiye’de normal bir kış yaşanmadığı için biz gittiğimizde şelale donmayı bırakın etrafta kar bile yoktu. Bahar aylarında gidecekler için serinletici bir ortam olacağı şüphesiz.
🚗Ulaşım: Van merkeze 80 kilometre uzaklıkta bulunan şelale Van – Doğubayazıt yolu üzerinde yer alıyor. Yaklaşım 1 saatte varabilirsiniz.
Şeytan Köprüsü
Yanına kadar gittiğimizde bizde kocaman bir hayal kırıklığı oluşturdu minicik köprü. Gidilmesi gerekir mi gerekmez mi orası size kalmış. Biz karşılaştığımız manzaradan pek tatmin olmadık.
Bir nevi uçurumun üzerinde yer alan köprü, 16 metre uzunluğunda ve yaklaşık 20 metre yükseklikte konumlandırılmış. Genişliği ise 1 araç rahat geçecek şekilde 3 metre kadar.
Şeytan Köprüsü denmesinin sebebi ise bir düğün dönüşü, düğün konvoyunun bu köprüden geçerken kanyona düşmesi ve maalesef herkesin ölmesi.. Bu olay üzerine bu isimle anılmaya başlanmış köprü. Köprünün altında Bend-i Mahi Çayı geçiyor. Hava iyiyse güzel kareler yakalanabilir.
🚗Ulaşım: Van merkeze 75 kilometre uzaklıkta bulunan şelale Van – Doğubayazıt yolu üzerinde yer alıyor. Yaklaşım 1 saatte varabiliyorsunuz. Van’dan hareket ettiyseniz Muradiye Şelalesi’nden 5 kilometre önce bu köprüyü ziyaret edebilirsiniz.
Van Kedi Evi
Van denildiğinde aklımıza ilk gelenlerden biri Van Kedisi değil midir?! Van’da bu şirin kedilerin nesillerinin korunması için kurulan Van Kedi Evi pek tabi ziyaret edilmesi gereken yerlerden. İçeri de dişilerin bulunduğu odalar, erkeklerin bulunduğu odalar ayrı. Ortada ise hepsinin buluşabileceği herkesin ziyaretine açık bir sergi alanı bulunuyor. Buraya odalarının altındaki tüneller açıldığında gelebiliyorlar. Hayvanları çok sevemeyen benim bile kedi sevesim geldi burada! 😊
VNot: Haftanın her günü açık olan kedi evini 09.00 – 17.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. Kaleye giriş 1.5₺.
🚗Ulaşım: Bizim gibi Doğubayazıt yolundan geliyorsanız Van şehir merkezine gelmeden sağda yer alıyor. Van şehir merkezindeyseniz mavi dolmuşlarla üniversiteye gelerek ziyaret edebilirsiniz.
Van Kahvaltısı – Bak Hele Bak Yusuf
Akdamar Adası ziyaretinde Vanlı bir teyze ile karşılaştık. İlla da “Bak Hele Bak Yusuf Konak’a gidin” dedi bizlere. Biz de Sütçü Fevzi yerine tercihimizi buradan yana kullandık. Konak dediğine bakmayın aslında bir kebapçı edasında kocaman bir mekân. Beklediğimiz Van kahvaltısı bu değildi sanırım ya da biz Ege kahvaltısına alışık olduğumuzdan onlar bize daha tatlı geliyor, sebzesiz otsuz kahvaltı pek bize göre değil. Ama kavut çok farklı ve ilginç bir tat, bal ile yeniyor. Yöresel lezzetlerin de yer aldığı kahvaltı kişi başı 20₺.
🚗Ulaşım: Van şehir merkezinde yer alan kahvaltıcımıza merkezdeyseniz yürüyerek gidebilirsiniz.
Van Kalesi
Van’da, kentin manzarasını hak eden Van Kalesi, oldukça etkileyiciydi bizler için. Şehir merkezinin yaklaşık 3 kilometre uzağında yer alan kale baharda duyumlarımıza göre piknik yapmak için harika bir yer oluyormuş. Biz günbatımına denk geldik, renkler pek şölenliydi!
Kalede girdikten sonra zirveye ulaştığınızda, eski şehir Pandora’nın kutusu gibi ortaya çıkar. Kayanın güney yüzüne doğru, uzun bir çiviyazısı yazıtını engelleyen bir demir ağ geçidi göreceksiniz. Bu, I. Kral Argishti’nin yüksek noktalarını anlatır. King Argishti’nin de bulunduğu birkaç cenaze odası bulunuyor.
Kalede sayısız binanın çim kaplamalı temelleri tarafından parçalanmış düz bir alan görürsünüz. Burası, neredeyse 3000 yıl önce gelişen Urartu kenti Tushpa’nın bulunduğu yermiş. Ancak gördüğünüz temeller Birinci Dünya Savaşı’nın yıkımı sırasında yıkılan eski Van kentinden kalanlar. Daha sonra kaya tabanının etrafında yürüyerek ve bu kalıntıları keşfedebilirsiniz.
Selçuklu Ulu Camii’nden sadece kırık bir tuğla minaresi kalmış. Ancak 1567 yılına dayanan Hüsrev Paşa Külliyesi restore edilmiş. Külliye açıksa içinde ince tuğla kubbe ve parçalı duvar resimleri görmek için içeri girilebilirsiniz.
Not: Haftanın her günü açık olan kaleyi kışları 08.00 – 17.00 ve yazları ise 09.00 – 19.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. Kaleye giriş 5₺.
Kaya Çelebi Camii
Van’da Ortakapı Mahallesi’nde surlara yakın konumda bulunan Camii, 1660 yılında Kaya Çelebi Zade Koçi Bey tarafında yapımına başlanmış. Ancak Koçi Bey’in bir anda idam edilmesi üzerinde başka bir kişi tarafından tamamlatılmış. Camii tek kubbeden ve 5 bölümlü cemaat kısmından oluşuyor.
Kalenin yakındaki Kaya Çelebi Camii’nde (1662) benzer şekilde şeritli minaresi vardır, ancak halen kullanımdadır ve namaz saatleri dışında kilitli olma ihtimali yüksek. Osmanlı’dan bizlere kalan mirasın başlıcalarından.
[wdi_feed id=”2″]