Çoğu insana daha Karadağ dediğinizde hemen “Budva” der. Tabi ki biz bunlardan olmadık siz de olmayın. Rotamız Karadağ’ın kuzeyinden itibarenTivat, Perast, Kotor, Skadar Gölü derken son durağımız Budva oldu. Türkler en çok Budva’ya geliyormuş, bizden tavsiye yakın çevreye de şans verin!
Balkanlar rotamızı merak ediyorsunuz bekliyoruz: Araba ile Balkanlar rotası
Budva’yı gezin ama unutmayın: çevresi de sürprizlerle dolu!
Karadağ gezilecek yerler için buraya bekliyoruz!
Budvayı gezdikten sonra Budva çevresinde de gezilecek pek çok sahil kasabası var. Karadağ’daki diğer yerleri görmek için dışarı çıkmadan önce en az 1 gününüzü tam olarak Budva’da geçirmenizi tavsiye ederiz. Budva çevresi gezilecek yerler önerilerimiz burada!
Sveti Stefan
Budva’ya sadece 10 km uzaklıkta yer alan güzel manzaralı Sveti Stefan’a arabayla 5 dakikada ulaşabilirsiniz. 1400’lü yıllarda eski Venedik Cumhuriyeti için stratejik bir ticaret limanı olarak kabul edilen Lovcen Dağları’nın eteklerinde yer alan bu küçük kasaba, yeniden inşa edilerek en lüks tatil yerlerinden biri haline getirilmiş. Kırmızı çatılar, taş cepheler ve bronz detaylar kendilerini Sveti Stefan’ın cazibesine ve eskiden kalan mirasına borçlu. Sveti Stefan’ın en iyi bilinen ünlüleri arasında Marylin Monroe, Sophia Loren ve Claudia Schiffer bulunuyor.
Günümüzde hala köye giden yolu kaplayan el değmemiş çakıl taşlı plajları olan özel ve güzel tatil kasabasına uğramadan geçmedik! Çok kısıtlı yerleri görebildik sebebi ise: bardaktan boşalırcasına yağan yağmur veee henüz sezon açılışının yapılmadığı plaj. Bu bomboş ve sakin plaja giriş, sezonluk kişi başı 100 Euro.
Karşıdaki adacık olan Sveti Stefan ise özel mülk olan bir devasa lüks otel. Buraya giriş için otel 11:00-14:00 arası izinle 20 Euro ödemeniz gerekiyor. Biz de gittiğimizde saat 17:00 civarı olduğu için görevliler tarafından durdurulduk.
Sveti Stephan’ın içinde ve çevresinde 2 kilometre uzunluğunda pembe kum sahillerine sahip ve adada size unutulmaz birçok deneyim sunabilen birinci sınıf tesis olan Aman ‘a zaman ve imkanınız varsa gitmenizi öneririz elbette. Bizim gittiğimiz alanda, girişe kadar yani aracınızla iniş mümkün. Burada otopark saati 2 Euro.
Aman’da ayrıca üç restoran bulunuyor. Eşsiz manzara karşılığında Queen’s Chair, Olive Restaurant ve Beach Café ‘de yemek yiyip bir şeyler içebilirsiniz.
Virpazar
Virpazar, 1,500 insanın yaşadığı küçük, sakin bir Karadağ kasabası. Daha önceden de ziyaret ettiğimiz, bölgenin en büyük gölü olan Skadar Gölü’nün kuzey ucunda yer alıyor. Heyecan ve atraksiyonlu bir eğlence arıyorsanız, Virpazar gezisi sizin için ideal bir mola yeri olmayacaktır. Ama bizim gibi huzur ve sadelikten hoşlanıyorsanız, balık ve kuş gözlemciliği yapabileceğiniz hatta hayattaki daha basit keyiflerin tadına varabileceğiniz Virpazar’a rotanızı çevirin. Siz de güneş izin verirse nilüferlerin açtığını görebilir, tam mevsiminde görebilirsiniz:bizim gezi günlerimiz Nisan- Mayıs.
Virpazar’da tekne turu ya da kano kiralamak için bir tatlı aile sizi karşılayacak: Skadar Lake,Boat Milica bizden de bahsedin selamlar söyleyin!
Vir hortum, rüzgar anlamında; pazar ise bildiğimiz pazar. Rüzgarlı köyün pazarı bu küçük köye ismini vermiş. Eskiden koyunların bile satıldığı her gün kurulan köylü pazarı, bugün hala haftada bir gün göl kenarında kuruluyor.
Taş Köprü’nün üzerinden yürürken eşsiz manzaraya eşlik etmek, Virpazar’da yapılacak en güzel şeylerden. Ancak ulusal bir park alanı olan Skadar Gölü, tekne turu katılamak isteyenler ve Grimozur Adası’ndaki bu manzarayı keşfetmek isteyenler için harika bir yer. Virpazar’ı keşif için 2-3 ayırmanız yeterli olacaktır. Rüya gibi olan Skadar Gölü, Avrupa’nın son Pelikanları dahil olmak üzere 200’den fazla göçmen kuş türüne ev sahipliği yapıyor. Pelikanlar sabah saatlerinde sessizlikle adeta poz verdi bize.
Göl ve çevresi milli parklar olarak belirlenmiş. Skadar Gölü’nün etrafında gezmek için sayısız manastır ve kilise bulunuyor. Robus isimli balıkçı köyü, kökü Osmanlı’ya uzanan ada yapısıyla büyüleyici. Bu balıkçı köyünde bir seferde 5 tonluk balık avlama kapasitesi olduğu söyleniyor. Düzeneklerle balıkçıların barakaları var ama düzenli yerleşim yok. Virpazar köyünden buraya tekneleriyle geliyorlar.
Bar
Güneş ve kumdan farklı bir günübirlik bir gezi için Bar gezisi doğru tercih olacaktır. Siz de bizim gibi sürekli kum-güneş-deniz üçlüsünü pek sevmeyenlerdenseniz Bar ideal bir yer. Bar, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra baştan aşağı yeniden inşa edilmiş, modern bir şehirdir. Bölgede yaklaşık 20 plaj bulunmasına rağmen, şehrin tarihi merkezini gezmek ve alışveriş yapmak da dahil olmak üzere günü geçirmek için pek çok yol mevcut. Eski Bar Şehri (Stari Bar), zengin mirasını temsil eden arnavut kaldırımlı sokaklar, arkeolojik alanlar ve kalıntılarla dolu. İyi korunmuş 1500’lü yıllardan kalma su kemeri ise eski şehrin bir bölümünü çevreliyor. Şehrin tarihi Neolitik Çağ’a kadar uzanıyor, ancak bilinen hüküm süren imparatorluklar, Bizans İmparatorluğu, Venedik Cumhuriyeti ve Osmanlı İmparatorluğu olarak karşımıza çıkıyor..
Yürüyerek, Bar’da yer alan 500’lü yıllardan kalma kiliseleri, Türk hamamlarını, 1800’lü yıllardan kalma Kral Nikola Sarayı ve Haj Nehaj Kalesi, 1600’lü yıllara ait Ömerbasic Camii ve 2000 yıllık zeytin ağaçlarını ziyaret edebilirsiniz.
2000 yıllık zeytin ağaçları olur da zeytinyağı olmaz mı! Kalitesi ve enfes lezzetiyle ünlü Bar ile özelleşmiş zeytinyağı alınabilecek ürünlerden ilk sırada gelir.
Ülgün – Ulcinj
Bar’dan yaklaşık 30 km uzaklıkta bulunan Ülgün, turist kafilelerinin büyük kısmının akınına uğruyor. Dağlar, plajlar, deniz, göller, nehirler, ovalar ve şehrin içinde yer alıyor. Orta Çağ’a kadar uzanan manzaraları ve bölgeyi kontrol etmek için yapılan küçük kaleye benzeyen eski kenti yürüyerek gezebilirsiniz. Kalenin tepesindeki manzaralar, enfes ve nefes kesici.
Ayrıca Eski Şehir’de, şehrin 2000 yıllık tarihini sunan bir müze bulunuyor. Şehri ziyarete gelenlerden plaj keyfi yapmak isteyenler için ise oldukça seçenek var. Büyük Plaj (Velik Plaza), Kadınlar Plajı veya daha merkezi olan Küçük Plaj (Mala Plaza) tercih edilenlerden sadece birkaçı. Şehrin nüfusu çoğunlukla Arnavut ve Arnavut kültürü neredeyse her yerde hissediliyor.
Ada Buan – Ada Bojana
Biliyor musunuz Karadağ’da bir küçük mü küçük bir ada bulunuyor. Bizim Karadağ turumuzun son noktası oldu bu ada. Yerliler tarafından en çok tercih edilen ada, ziyaretçilerine bolca güneş ve çeşitli spor yapma imkanı sunuyor. Ada öyle bir konumlanmış ki Bojana Nehri, bu kasabayı Arnavutluk’tan ayırıyor ve Karadağ’a bağlıyor.
The New York Times tarafından 2010 yılında plaj tatili yapılacak en iyi yerlerden biri olarak belirlenen Ada Bojana, geniş kumlu plajları, cam gibi denizi ve cepheden gelen rüzgarla beraber sörfçülere de sörf yapma imkanı sunuyor. Ülgün’den yaklaşık 15 km uzaklıkta yer alıyor ve 20 dakikalık yolculukla ulaşılabiliyor.
[wdi_feed id=”2″]