1. ZEUGMA MOZAİK MÜZESİ
2011 yılında açılmasına rağmen Dünya’nın en çok ilgi gören mozaik eserler müzesi olmaya aday olması ile hem ülkemizin, hem de Gaziantep’in göğsünü kabartabilecek bir değer olmuştur. Müzede meşhur Çingene Kız mozaiğinden başka yüzlerce farklı eser bulunmakta. Tavsiyemiz; müzeyi sakin bir zamanda ziyaret edip, girişte de kesinlikle sesli rehber almanız.
Zeugma Antik Kenti, MÖ 300’de Büyük İskender tarafından ”Selevkia Euphrates” adıyla kuruldu. Romalı Komutan Pompeius MÖ 64’de kendine yaptığı yardımlar karşılığında kenti 1. Antiachos’a verdi.
Kommagene Krallığı’nın 4 büyük şehrinden biri olan kent, MÖ 31’den itibaren tamamıyla Roma İmparatorluğuna bağlandı ve ”köprü”, ”geçit” anlamına gelen ”Zeugma” adını aldı.
Roma döneminde büyük bir zenginlik ve ihtişam yaşayan Zeugma, MS 256’da Sasani Kralı 1. Şapur tarafından ele geçirilerek yakılıp yıkıldı.
Not: Giriş ücreti 15 TL olup, Nisan-Ekim dönemlerinde 09.00-19.00, Kasım-Mart dönemlerinde 09.00-17.00 saatleri arasında hizmet vermektedir.
2. RUM KALE
Gaziantep İli, Yavuzeli İlçesi, Kasaba köyünün yakınında bulunan Rumkale; Merzimen Çayı’nın Fırat Nehri ile birleştiği yerde, dik kayalar üzerindedir. Rumkale’ye Kasaba köyünden ve Halfeti’den teknelerle kolaylıkla ulaşılmaktadır. Antik dönemden günümüze kadar Şitamrat, Kal-a Rhomayta, Hromklay, Ranculat, Kal-at el Rum, Kal-at el Müslimin, Kale-i Zerrin (Altın Kale) ve Rumkale gibi birçok isimle adlandırılmıştır.
Rumkale Fırat ve Merzimen kıyılarından itibaren dimdik yükselen sarp kayalıklarla çevrili yüksek bir tepe üstüne kurulmuştur. 1838 de Rumkale’yi ziyaret eden Moltke’ye “kayalığın nerede bittiğini, insan eserinin nerede başladığını söyleyebilmek çok zor” dedirtecek kadar doğayla uyumlu mimari özelliğe sahiptir. Kale iki beden halindedir. Birinci beden; kalenin doğu, kuzey ve batıda doğal kayalığın dik olarak yontulmasıyla, doğal sur meydana getirilerek oluşturulmuştur. İkinci beden ise bu doğal surun üstüne sert kalker kesme taşlarla sur duvarı olarak yapılmıştır.
Rumkale bir zamanlar Halfeti (Şanlıurfa) ile Gaziantep arasında sınır oluşturan Fırat ırmağı kıyısında yer alırdı. Merzimen çayının suyu Rumkale dibinde, derin ve sarp vadi içinde akan Fırat nehrine karışırdı. Günümüzde üç yanı Baraj gölüyle çevrilmiş olup, yarım ada görünümündedir. Kalenin eteklerinde ise aşağı şehir bulunmaktaydı.
Biz Halfeti Köyü’nden teknelerle ulaşımımızı sağladık. Tekneler genelde kişi başı 10 TL alarak sizi 1-2 saat süren bir gezintiye çıkarmaktadır. 3-4 kişi iseniz küçük bir pazarlıkla 5 TL gibi az bir ücrete de sizi gezdirebiliyorlar.
3. GAZİANTEP KALESİ
Gaziantep Kalesi, Türkiye’de ayakta kalabilen kalelerin en güzel örneklerinden birisi olup, gerek ihtişamı ve heybetiyle, gerekse bir sır gibi gizlediği tarihiyle şehir merkezinde, 25-30 metre yükseklikte hemen herkesin dikkatini çeken bir tepe üzerinde yer almaktadır.
Kale ilk olarak Roma döneminde höyük üzerinde bir gözetleme kulesi olarak yapılmış. Bugünkü biçimini ise “Kaleler Mimarı” olarak adlandırılan Bizans İmparatoru Justinyanus döneminde almıştır. Yine bu dönemde kale önemli bir onarım geçirmiş olup, onarım sırasında kale kemerli ve tonozlu galerilerden oluşan temel yapılarıyla donatılmış, bu galerilerle birbirine bağlanan kuleler inşa edilmiş ve sur bedenleri, tepenin sınırına kadar genişletilmiştir. Kale bu haliyle yaklaşık 100 metre, çevresi 1200 metre olan gayrı muntazam dairesel bir şekle sahiptir. Kalede 12 adet kule mevcuttur.
Gaziantep Kalesi’nin adına ilişkin bir efsane:
Esas adı Kal’a-i Füsus (Yüzük Kalesi) olan Gaziantep Kalesi’nin bu adı bir efsaneye dayanmaktadır. Bu efsaneye göre kaleyi, bölgenin sahibi olan bir kız yaptırıyormuş. Kalenin yapım masrafını karşılamak için çok kıymetli taşı olan yüzüğünü satmış. Bunun için kaleye, Yüzük Kalesi anlamında Kal’a-i Füsus adı verilmiştir.
Not: Gaziantep Kalesi’ne girişten ücret alınmamaktadır.
4. ZİNCİRLİ BEDESTEN
III. yüzyılın ilk çeyreğinde Darendeli Hüseyin Paşa tarafından yaptırılan Zincirli Bedesten, halk arasında “ Kara Basamak Bedesteni” olarak bilinir uzun yıllar kasaplara ev sahipliği yaptığı için et hali olarak da adlandırılan tarihi yapı vakıflar bölge müdürlüğünün yaptırdığı restorasyon çalışmaları sonrasında genişlikleri değişen 73 dükkan ile ticari faaliyette bulunmak isteyen özellikle baharatçı ve turistik eşya satıcılarına otantik bir ortam sunmaktadır. Bedestenin beş kapısı bulunmaktadır. Güney kapısındaki dört mısralık kitabenin yazarı Kusiri’dir. Biri kuzeyden güneye, diğeri doğudan batıya uzanan ve birbiri ile kesişen iki bölümden meydana gelmektedir. Üstü kapalı ve tek katlı bir yapıdır. Daha sonraları üzerine bir kat daha yapılarak Adliye binası olarak kullanılmışsa da 1957 yılındaki yangında bu bölüm tamamen yok olmuştur.
5. EMİNE GÖĞÜŞ MUTFAK MÜZESİ
Türkiye’nin ilk mutfak müzesi unvanına sahip olan müzeden size biraz bahsetmek isterim.
Bu müze Gaziantep Şahinbey ilçesinde olup, Kale’ye ve merkeze oldukça yakında konumdadır. Özelliği Türkiye’de açılan ilk mutfak müzesi olması. Yemek ve mutfak kültürümüzü geleceğe taşımak adına çok önemli bir görevi yerine getiriyor. Müzeyi gezerken Belediye’nin görevlendirmiş olduğu rehberler içeri sizlere harika bir tanıtım yapmaktadır. İçeri girdikten sonra gezmeye başlamadan rehberi aramanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Rehber öyle içten öyle candandı ki bir sefer daha dinleyebilirdik.
Gaziantep Kalesi’nin güneyinde bulunan Göğüş Konağı, tarihi dokunun içerisinde yer almakta.1905 yılında yapıldığı bilinen konak, Kethüdazade Göğüş İbrahim Efendi Konağı olarak adlandırılmaktadır.
Gaziantep’in önemli şahsiyetlerinden biri olan, 13 yıl boyunca bakanlık ve milletvekilliği yapan ve Türkiye’nin ilk Turizm Bakanı olan Ali İhsan Göğüş tarafından 2005 yılında Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’ne annesinin adını taşıyan bir müze yapılması şartı ile bağışlanmış. 2007 yılında yenileme çalışmaları tamamlanmış ve müze ziyarete açılmıştır.
Müze geleneksel Gaziantep mutfak kültürünü tanıtıyor. Mutfak malzemeleri, sofra düzeni, yöreye özgü kullanım şekilleri ve yöresel adları ile sergilenmekte.
Gaziantep’i gezerken her yerde bakır görmemiz nedenin bu müzede anlamış olduk. Gaziantep mutfağında kullanılan kazan, tencere, tabak, kepçe ve kaşıklar, hemen hemen hepsi bakırdan yapılmış.
Not: Müze girişi yetişkin 1 TL, öğrenci 0,5 TL olarak fiyatlandırılmış olup, Pazartesi hariç 08.00-17.00 arasında ziyaret edebilirsiniz.
6. GAZİANTEP ATATÜRK ANI MÜZESİ
26 Ocak 1933 tarihinde Ramazan Bayramı arifesinde Gaziantep’e gelen Mustafa Kemal Atatürk, 10 ay 9 gün boyunca Fransızlara karşı verdikleri mücadelenin sonundan düşmana boyun eğmeyen kahraman Gaziantepliler tarafından büyük bir coşkuyla karşılandı. Mustafa Kemal Paşa, Öğretmen evinde kahvesini içerek dinlendi. Şenlikler sabaha kadar sürdü. Şehri tetkik eden, dönemin Belediye Başkanı Hamdi Kutlar’a önerilerde bulundu ve şehrin gelişmesi konusunda desteklerde bulundu. Belediye Meclisi kararıyla Atatürk’e fahri hemşerilik beratı verildi. Aslen Selanik doğumlu olmasına rağmen Atatürk, Gaziantep ili Bey mahallesi nüfusuna kaydedildi. Uzun yıllar Atatürk’ün Gaziantep’e gelişi büyük bir sevinçle bayram havasında kutlandı. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi de Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’e olan vefa borcunu ve bağlılığını göstermek amacıyla Gaziantep’e ona layık bir Atatürk Anı Müzesi yapmaya karar vermiş ve karşımıza harika bir müze çıkarmıştır.
Mustafa Kemal Atatürk’ün nüfusa kayıtlı olduğu Bey mahallesinde bulunan, Konukoğlu ailesine ait geleneksel Antep Evi, müze yapılmak üzere Gaziantep Büyükşehir Belediyesine bağışlanmıştır. Atatürk Anı Müzesi projesinin yapılmasıyla yenileme işlerine başlanmış, Geleneksel Antep Evi’nin Atatürk Anı Müzesi’ne dönüştürülmesi aşamasında öncelikle özgün plan şeması, cephe düzeni ve mekânın niteliğini oluşturan özgün Cumhuriyet ve Antep konuları geniş bir yelpazede işlenmiş.
İki Gazi’yi buluşturan bu müzede, Gaziantep’ten ve Gazi Mustafa Kemal’den hatıratlar yer almaktadır. Hemen müzenin avlusun da, Atatürk’ün Bey Mahallesi nüfusuna kaydını gösteren nüfus cüzdan örneği ile Gaziantep’e verilen İstiklal Madalyası teşhir edilmektedir. “Geleneksel Antep Evi “ seksiyonunda Atatürk’ün Gaziantep’e geldiğinde kullandığı ve Neyir Barlas tarafından müzeye bağışlanan karyola teşhir edilmektedir. Aynı zamanda geleneksel bir Antep evi odası ile paşa mangalı, Esra Ağtaş tarafından müzeye bağışlanan Antep kilimi, Yüksel Tekeoğlu tarafından müzeye bağışlanan Antep işi işlemeli gömlekler, sedir vb. eşyalar teşhir edilmektedir.
Geleneksel Antep Evi’nin üst katında ise “Atatürk Araştırma Kitaplığı” yer almaktadır. Büyük bölümü bağış yoluyla elde edilen kütüphanede; Cemil Cahit Güzelbey adına ailesi tarafından bağışlanan çok sayıda kitabın yanı sıra, gelen ziyaretçiler tarafından bağışlanan kitaplar, Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet Dönemi ve Türk Tarihinin genel tüm konularını içeren binlerce yayının bulunduğu bir kütüphaneyi oluşturmaktadır.
7. GAZİANTEP OYUN VE OYUNCAK MÜZESİ
Gaziantep’te müze çok dedik, müzeler kenti dedik. Öyle ki bir oyuncak müzesi bile var. Koleksiyonundaki oyuncaklarla, yer aldığı tarihi binasıyla, sokağıyla şahane bir müze. Çok keyifli, çok sevimli…
Evet, Gaziantep Oyun ve Oyuncak Müzesi tarihi Bey Mahallesi’nde, tarihi bir binada yer alıyor. Bey Mahallesi Gaziantep’in görülmeye değer bölgelerinden biri. Restore edilerek konut, kafeterya, atölye ve sanat merkezi olarak kullanılan 200 Gaziantep evi var bu mahallede. En güzeli birkaç tanesinin müze olarak hizmete açılmasıdır. Atatürk Anı Evi, Oyuncak Müzesi, Hasan Süzer Etnografya Müzesi, Ali İhsan Göğüş Müzesi aynı bölge içinde yer alıyorlar.
Bey Mahallesi işte böyle tarihi ve güzel bir mahalle iken Oyuncak Müzesi bu güzelliği daha da arttırmış diyebiliriz. Müzenin olduğu sokağın hoşluğuna bakar mısınız? İnsan daha binaya girmeden heyecanlanıyor ve çocuk gibi seviniyor. Gülüşen, fotoğraf çektiren küçük büyük ziyaretçilerle dolu bu incecik sokak…
Gaziantep Oyun ve Oyuncak Müzesi Gaziantep’in en eski mahallelerinden Bey Mahallesi’nde tarihî bir Antep evinde yer almaktadır. Bina, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından kamulaştırılmış, 2010-2011 yılı aralığında yenile yapılmıştır, 6 Nisan 2013 tarihinde ziyarete açılmıştır. Tek avlulu olan bina 3 katlıdır ve 2 katlı mağarası ile nadir bulunan bir Antep evidir. Müze teşhir alanı açık alanda 250 metrekare, kapalı alanda ise 315 metrekaredir. Geçmişten günümüze ulaşan çocuk yaşam kültürünün korunarak ve yaşatılarak gelecek nesillere aktarılmasını amaçlayan Oyun ve Oyuncak Müzesi, geçmişle gelecek arasında köprü olarak, çocukların bedensel, zihinsel gelişimine katkı sağlamaktadır. Bu masalsı evde, büyük küçük herkes kendinden bir şeyler bulmakta, geçmişte oynadığı oyuncakları kendi çocuklarına gösterebilmenin heyecanını hissetmektedirler.
Müzede, 1700-1990 yıllarına ait el ve fabrika yapımı toplam 573 takım ve adet oyuncak teşhir edilmektedir. Müzenin, giriş katında 4, orta katında 3, çatı katında 1 ve 2 katlı mağarada 1 olmak üzere toplamda 9 ayrı temalı bölüm bulunmaktadır.
İlk kattaki odalarda Türk oyuncakları, sinema odası, mutfak ve sosyal yaşam bölümleri bulunmaktadır. İkinci katta ahşap oda ve altın oda yer almaktadır. Bu odalarda oyuncak tarihini çok değerli ilk üretimlerinden olan oyuncaklarda görebilirsiniz. Çatı katındaki odada, yakın dönem teknoloji araçları oyuncakları bulunmakta ve mağarada ise dünya çocuklarının ülkelerinin simgeleri olan düzenlemeler içinde, geleneksel kıyafetleriyle sergilendiği bölümü görebilirsiniz.
Türk Oyuncakları bölümü 1960’lı yıllarda “Fatoş Bebekleri ve oyuncaklarıyla” başlayan oyuncakların bulunduğu bir odadır.
Sinema Odası, sinema, tiyatro, çizgi film ve masal kahramanlarının oyuncaklarının bulunduğu bölümdür. Pinokyo, Pamuk Prenses ve 7 Cüceler, Mickey Mouse, Hayalet Avcıları, Shekspare Sahnesi, Taş Devri, Charlie Chaplin ve Laterna Magica gibi oyuncaklar sergilenmektedir. Mutfak odası içerisinde 1870’li yıllardan bu yana kullanılan mutfak ve banyo gibi ev bölümlerine ait, mutfak araç gereçleri, porselen çay takımları, kuzineler gibi günlük ev yaşamını anlatan oyuncaklar sergilenmektedir.
Not: Müzeyi Pazartesi hariç her gün 08.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. Gaziantep Atatürk Anı Müzesi ile karşılıklı olarak yer almaktadır.
8. GAZİANTEP SAVAŞ MÜZESİ
Gaziantep’te “Nakıpoğlu Evi” olarak bilinen tarihi Antep Evi’nin Gaziantep savunmasında şehit olan 6.317 şehidin anısını yaşatarak milli birlik ve beraberliğimizin bir simgesi şeklinde gelecek nesillere Antep Harbi’nin nasıl kazanıldığı sesli bir anlatımla ve kronolojik panolar eşliğinde anlatılmaktadır.
8 Şubat 1921 tarihinde “Ayıntap” olan ismi TBMM’nin gazilik unvanı vermesiyle “Gaziantep” olarak değişen şehir, 21.500 kişilik bir orduya karşı 2.920 kişiyle 10 ay 9 gün nasıl müdafaa edildiğinin sırrını işte bu “Savaş Müzesi” ile duyurmaktadır.
Tamamıyla gerçek olaylar ve fotoğraflarla hazırlanan panoların kronolojik anlatımıyla ve sesli olarak savaş günlerinin zor şartlarını adeta yeniden yaşatan müze; Tarihçi Adil Dai’nin katkılarıyla Şahinbey Belediye Başkanı Ömer Can tarafından hiçbir fedakârlıktan kaçınılmadan kısa bir sürede tamamlanmıştır. Biz gezginleri o günlere götürüp, milli duygularımızı kabarmaktadır.
Ayrıca, Gaziantepliler evlerinde sakladıkları aile yadigârı savaş hatırlarını müzede sergilenmek üzere bağışlamışlardır.
Antep savunmasında makineli tüfek sesi çıkaran ve Fransız askerlerini korkutmak amacıyla kullanılan ‘Tak –Takı’ ile yokluklar sonucu halkın bakır yemek kaplarıyla yaptığı ve Ermeni siperlerine atılan ‘sahan bombası’, Şahinbey Savaş Müzesi ‘nde sergilenen dikkat çekici eserlerden birkaçıdır.
Not: Müze 08.00-16.00 arasında ziyaret edebilirsiniz.
9. MEDUSA CAM ESERLER MÜZESİ
Türkiye’deki ilk özel cam eserler müzesi unvanını taşımaktadır. Gaziantep Kalesi civarında, 2000’e yakın cam eser ve 1000 civarında bronz, gümüş, altın ve toprak eserlerden oluşan bir koleksiyonla, birkaç eski Antep Evi restore edilerek muhteşem atmosferlerin meydana çıkmasıyla oluşturulan, el sanatlarını yeniden canlandıran, çeşitli gösterilerin sunulduğu bir müze ve küldür sanat merkezidir.
Ziyaret esnasında 3 evden oluşan müzede hoşça vakit geçirebilir, güzel bir atmosferde gramofon dinletisi eşliğinde dinlenebilir, çeşitli görsel şovları izleyebilirsiniz.
Müze binası altı odadan oluşmaktadır. Odalardan 5 tanesi sergi salonu olarak, 1 tanesi ise eserlerin kopyalarının yapılıp ziyaretçilere sunulduğu mekân olarak değerlendirilmiştir.
1 numaralı sergi salonunda; Eski Tunç Çağına ait bronz figürler, Roma dönemine ait çeşitli bronz eserler, altın takılar, Kil mühür baskıları, İslami döneme ait altın sikkeler ve yaklaşık 150.000 yıl öncesine ait tam fosilleşmemiş bir mamuta ait sağ alt bukkal (çene kemiği) ve vertebrası (onur kemiği) sergilenmektedir.
2 numaralı sergi salonunda; Roma ve İslami döneme ait cam şişeler, parfüm ve yağ şişeleri, cam ve pişmiş toprak amforalar bulunmaktadır.
3 numaralı sergi salonunda; İslami döneme ait helezonik yivli, renkli cam şişeler, Roma dönemine ait gözyaşı şişeleri, cam bardaklar ve Roma dönemine ait cam bilezikler, pişmiş toprak kandilleri sergilenmektedir.
4 numaralı sergi salonunda; Roma ve İslami döneme ait cam ve taştan yapılmış kolyeler, çeşitli takılar, cam şişeler bulunmaktadır.
5 numaralı sergi salonunda; Roma dönemine ait cam bardaklar, kulplu ve kulpsuz çeşitli amaçlarla kullanılmış sıvı kapları sergilenmektedir.
Not: Giriş ücreti yetişkin 4 TL, öğrenci 2 TL olan müzeyi 08.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.
10.SEFER PAŞA KONAĞI
Kaleye çok yakın, merkezde bulunan bu eski konak ve odaları otantik şekilde dekore edilerek her odada farklı bir geleneksel yaşam tarzı ve kültür örnekleri sergilenmiş. Konağın avlusu da çok güzel, burada sessiz ve sakin bir ortamda, hem de böyle otantik bir havada biraz mola verip oturup bir şeyler içmek çok güzel bir deneyim. Şehir merkezinde dolaşacaksanız burayı da mutlaka bulun ve kısa bir ziyaret yapın derim. Eminim ki beğeneceksiniz!
süpersiniz. Yazılarınız da çok güzel. İki gezgin aşığın dediği gibi, Gezin, gezin, dönün.
Çok teşekkürler, gezmek ve keşfetmek mottomuz