Bulgaristan turumuzdaki ikinci durağımız, Bulgaristan’ın üçüncü büyük şehri Varna..
Neredeyse son 50 senedir Bulgar soylularından gençlerin tatil için ilk ve tek adresi. Gençlerin büyük kısmı Varna’nın barlarına ve gece kulüplerine gidiyor. Tabi ki genç olarak sınırlandırmamak lazım, her yaştan insanlar buradaki aktivitelere katılabilir kendilerine ait bir şeyler bulabilir..
Dünyadaki en eski altın hazinesi (6 bin yıllık olduğu tahmin ediliyor) şehrin arkeoloji müzesinde sergileniyor. Eğer bu yeterli değilse, fantastik doğal kaya oluşumlarını görüp, gerçek bir çölde yürüyüş yapabilirsiniz. Aynı zamanda komünizme yolculuk yapabiliyor, yazın gittiyseniz oldukça sıcak günler geçirebilirsiniz.
Bulgaristan’a İstanbul’dan gelen biri olarak parklara doyduk diyebiliriz. Varna gezimize de parklarla başladık..
Deniz Parkı – Sea Garden
Uçsuz bucaksız bu parkta bir sabah gezintisi yaptık. Sabah insanları da parklarda bizlerleydi. Patenle, boardla kayanlar, koşuya çıkanlar, bisikletle pedallayanlar şehrin yaşandığı yerler olarak parklara bayılıyoruz.
İleride bir baba oğul badminton oynuyorlar, neredeyse tüm parkı tamamlayıp geri dönüyoruz tatlı gülümsemeleri daha da artmış, oyuna devam ediyorlar. Biz de bir köşede raket ve topları hazır bekleyen masa tenisinde mola veriyoruz. Sabahın böyle güzel geçmesi bugünün güzel geçeceğinin işareti!
Deniz kıyısı boyunca ilerleyen ve şehir merkezinde bu devasa park Sea Garden, peyzajlı mimarinin ulusal bir anıtı niteliğinde. Tüm bir günü bu parkta geçirebilirsiniz. Kıyı şeridindeki 10-12 km uzunluğunda yayılan parkın bu tarafı kocca bir plaj, üst kısmı ise şehir parkı. Parkta bir açık hava tiyatrosu, aquarium, planetarium, ulusal bilim müzesi gibi bir çok aktivite alanı var. Şehrin tam merkezinde böyle alternatifli bir alanın halka sağlanması şehircilik anlamında yadsınamaz bir başarı.
Yürürken, Yuri Gagarin’in heykelini görüyorsunuz: Gagarin, 1961’de büyük bir kalabalık önünde bu bahçenin bir bölümünü açmış.
Doğa ve şehir seven bir çift olarak ikisini birlikte görmek büyük keyif! Belki bu çok sevdiğimiz parka bir yaz gelir, plajında vakit geçiririz di mi Varnacım 🙂 Şimdi güzel bir kahvaltının vaktidir! Bulgaristan genelinde otellerde kahvaltıyı menüden seçimle kişiye özel getiriyorlar.
Varna’da harika bir butik otelde konakladık. Merkezin 3-4 km dışında ancak denize sıfır, lüçük bir butik otel konseptinde.. Ventura Boutique Hotel ‘e 2 kişi için gecelik 40€ ödedik.
Aladzha Manastırı – Aladzha Monastery
Varna’nın kuzeydeki banliyölerinin hemen ötesinde, kıyıda korunan bir doğal alanın parçası olan şaşırtıcı bir Ortodoks mağara manastır yerleşkesi var.
Bu mağaraların insan yapımı olduğu başlarda insanı düşündürüyor. 25 metre yüksekliğindeki bir karstik uçurumun yüzü oyulmuş. Arazinin bir kısmıda yürüyüş zor olduğundan, yürürken dikkat etmelisiniz. Manastırın içinde çok iyi hayatta kalan mozaikleri ve kısmen kaybolmuş orta çağ fresklerini görebilirsiniz.
Varna Katedrali – Varna Cathedral
Bu görkemli kilisenin parlayan bakır kubbeleri şehrin kartpostal sahnelerinden birini oluşturuyor. Bulgar kiliseleri bir farklı oluyor gerçekten. Balat’taki Bulgar Kilisesi’nin de yeni hali bizi bir hayli şaşırtmıştı.
Katedral, 19. yüzyılın sonlarında Osmanlı’nin izin vermesiyle kısa bir sürede inşa edilmiş ve inşa edilirken St. Petersburg’daki Peterhof Sarayı’ndaki tapınak baz alınarak modellenmiş.
Kilisenin iç kısımlarında görebileceğiniz 50’den fazla ikon, 20. yüzyılın başlarında Rus Çar II. Nikola tarafından bağışlanmış ve içeride görebileceğiniz diğer süslemelerin çoğu savaş nedeniyle daha sonra eklenmiş. Mesela, büyük vitray pencereler 1960’lardan sonra kurulmuş.
Varna Park Savaş Müzesi – Battle of Varna Park Museum
Bu müze, Avrupa orta çağ tarihinin en önemli anlarından birini işaret ediyor. 1444 yılında Varna’da, Osmanlı, Macar-Polonyalı Hıristiyan ordusunu bozguna uğratıyor ve Osmanlı işte o zamandan 19. yüzyılın sonralarına kadar ılıman yaklaşımıyla bölgedeki hakimiyetini sürdürdü.
Varna’nın batısında yer alan bu parktaki müzede, yukarıda bahsettiğim savaşta kullanılan silahlarının ve zırhlarının sergisi yapılıyor. Parkın kalan kısmını keşfetmek için zaman zaman ayırmanızı tavsiye ederiz. Çünkü şehrin Mozolesi olan Trakya ağaçlarının olduğu bir park.
Retro Müzesi – Retro Museum
Bizleri aslında çok da uzak olmadığımız geçmişte ufak bir yolculuğa çıkaracak Retro Müzesi’nin oldukça keyifli olduğunu şimdiden söylemek isterim. Müze, şehirdeki alışveriş merkezinde yer alıyor. 20. yüzyıldan günlük yaşamın her yönünü düşünerek gözlemleyebilmeniz için özen göstermişler.
Bulgar sigaraları, mutfak eşyaları, elektrikli süpürgeler ve kozmetik ürünleri bulunuyor. Bunlar dışında, şarkıcı Emil Dimitrov ve bu süre boyunca devletin başı olan Todor Zhivkov gibi en tanınmış kamu figürlerinin balmumu figürleri de sergileniyor.
Aynı zamanda 50 otomobilden oluşan küçük bir sergi de var. Skoda, Trabant, Volga ve Chaika limuzini..
Barit Kompleksi – Barit Complex
Bu sıra dışı yer hem turistlere hem de Varna sakinlerine Bulgaristan’ın eski yollarıyla bağ kurmasına yardımcı oluyor. İçinde kalabileceğiniz bir açık hava müzesi olarak tanımlayabiliriz.
Burada beş geleneksel ev, yerel kaynaklı taş ve ahşaptan inşa edilmiş bir restoran bulunuyor. Bölgenin tipik el sanatları ve kıyafetlerini etnografya müzesinde görebilirsiniz. Ayrıca geleneksel dans, şarkılar ve Bulgar folkloruna dayanan çeşitli ritüellerin performanslarını da gözlemleyebilirsiniz.
Üniversite Botanik Bahçesi – University Botanic Garden
360 hektar yani 3600 dönümlük bir park düşünün! Bu devasa arboretumun huzurlu çevresini sade bir gezintiye yada gölgede bulduğunuz bir yerde piknik yaparak geçirmek hiç de fena olmaz değil mi?!
Üniversite Botanik Bahçesi 1977 yılında açılmış ve içerisinde 300 çeşit bitki ve çalı türü barındırıyor.
Baharda başında gelirseniz, 250 çeşit iris çiçeğine (İris çiçeğinin kokusu harika) ve çiçek açan 30 çeşit güle ait güzel bir manzaraya sizi karşılıyor olacak.
Euxinograd
Bir zamanlar manastır olan bu şato, Fransa Prensi Ferdinand’ın Fransız görünümlü bir şato istemesiyle zamanın mimarları tarafından bu hale gelmiştir. Şatonun bahçesindeki topraklar için Atlantik Sediri gibi bitki türleri ithal edilmiş ve hatta kışın etkilenmesinler diye seralar kurulmuş.
Manastırından şatoya döndürülen yapının mahzeninde küçük bir şişeleme tesisi var hatta yanında da bir şaraphane inşa edilmiş.
Bugün şato Bulgaristan Cumhurbaşkanı için yazlık olarak kullanılıyor. Ancak şato ziyaretçilere açık ve bahçeler ve sarayın dış binalarının büyük kısmı ziyaret edilebilir durumda.
Sıradaki şehirler: Veliko Tarnovo, Gabrovo, Kazanlık ve Sofya..
[wdi_feed id=”2″]