Uzun soluklu Balkanlar rotamıza devam ediyoruz. İstanbul’dan başladığımız rotada sırasıyla Sinemorets, Rapotamo Nehri, Sozopol, Deultum, Burgaz, Nessebar, Varna, Tarnovo, Gabrovo, Etar, Shipka ve Kazanlak ‘ı gezerek Plovdiv ‘e geldik. Buraya kadarlık kısmı 2 gün 3 gecede gezdik.
Sırada Plovidv ve onun ikonik tepeleri! 8.000 yıldan beri ayakta duran Plovdiv kendini, dünyanın en eski sürekli yerleşim merkezlerinden biri haline getiriyor. Antik Trakyalılar, Romalılar ele geçirmeden önce birkaç bin yıl boyunca kontrol altında tutmuşlar ve bugün bu Bulgar şehrinde bizi buralara getiren görkemli anıtlardan bazıları Antik Trakyalılardan miras..
Roma Tiyatrosu, bölgede göreceğiniz en eksiksiz tiyatro binalarından biridir. Kentin yamacındaki Eski Kent, kentin geçmişinden gelen ve halka açık kapılarını açan zengin tüccarlar tarafından inşa edilen eski kiliseler ve konaklarla dolu bir açık hava müzesi hissi veriyor bizlere. Tüm bunlar, batı ve doğu kültürlerinin yüzyıllardır etkileşime girdiği büyüleyici bir yer yaparmış Plovdiv’i!
Şehir Meriç nehrinin kıyısında ve içinden nehir geçen tüm diğer şehirler gibi büyüleyici. Nehrin güneyinde yemyeşil alanlarla çevrili eski şehir ve Kapana bölgesini gezeceğiz ağırlıkla. Ancak vakit yeterliyse Tsar Simeon’s Garden ve Liberators’ Hill de gezilip görülmeli, bizim aklımız kaldı!
Plovdiv Filibe Kaç Günde Gezilir?
Biz pazar akşamı geldiğimiz şehirde güzen bir dinlenme sonrası ertesi sabah erkenden kalkarak sokaklara attık kendimizi. Erken saatte çıkmamızla beraber şehrin trafiğinden kaçmış olduk ve şehir merkezinde park yeri bulabildik.
Bizce en az 1 tam ayırmak lazım, zira şehrin yoğun bir tarih geçmişi var. Hepsini benimseyerek irdelemek lazım.
Plovdiv Filibe’ye Ne Zaman Gidilir?
Biz çoğu yazımızda bahsettiğimiz üzere sıcaklarda dolaşmayı seven bir çift değiliz. Hafif serinlik hafif güneşle her şeyin tadı farklı oluyor. Mayıs ayında Bulgaristan geceleri serin oluyor. Şimdiden söyleyelim, hırka veya kapüşonlu bir şeyler almak şart.
İlkbahar ve sonbahar ayları Bulgaristan için en güzel aylar. Tabi deniz tatiline gelecekseniz sahillerde yazları bambaşka bir Bulgaristan oluyor.
Plovdiv Filibe’de Nerede Kalınır?
Bulgaristan genel hatlarıyla ucuz bir ülke ancak konaklama kısmında ucuz olan yerleri biz pek beğenemedik. Arabamız olduğu için şehir merkezine 3-4 kilometre uzaklıkta yer alan Plaza Hotel ‘de kaldık. Konaklama için 2 kişi kahvaltı dahil 34€ ödedik.
Plovdiv’de genel itibari ile 30-40€ bandında güzel konaklama seçenekleri var. Dilerseniz daha uygun fiyatlara modernleştirilmeyen, eskiliğini koruyan yerler de var.
Plovdiv Filibe’ye Nasıl Gidilir?
Biz Kazanlık’tan Polvdiv’e A1 otobanını kullanarak 140 kilometreyi 2 saatte kattettik. Dilerseniz İstanbul’dan Edirne üzerinden Bulgaristan sınırını geçerek Plovidv’e ulaşabilirsiniz. Bİstanbuk – Plovdiv arası 420 kilometre ve bu Plovdiv’e 4-5 saatlik bir araba yolculuğu ile varabilirsiniz.
Bulgaristan Dendiğinde Akla Gelenler
- Ellerinden her iş gelen çalışkan insanlar
- Eskilerde duyduğumuz kadarıyla Bulgar mafyası
- Denize açılan inanılmaz büyüklükteki deniz parkları
- Kayak severlerin çok sevdiği Bansko Kayak Merkezi
- Yazları hareketli olan Bulgaristan plajları
- Yollarda Türk arabalarını durduran rüşvetçi Bulgar polisleri
- Bilenler bilir: Naim Süleymanoğlu
- Türk Lirası’nın değer kaybetmesine karşı hala ucuz olan ülke. Özellikle et türü yiyecekler çok ucuz ve lezzetli.
- Lezzetli kızartılmış biber turşusu
Plovdiv Filibe Gezilecek Yerler
Şimdi Plovdiv’de yapılacak en iyi şeyleri keşfedelim:
Plovidv Eski Şehir – Plovdiv Old Town
Arabaların girişine izin verilmeyen Arnavut kaldırımlı sokaklarda yer alan geleneksel Plovdiv evlerinin Roma kalıntıları ile harmanlandığı bir eski şehir bizim oldukça hoşumuza gitti.
Şehrin bu bölümünde özellikle Ulitsa Saborna’da bulunan evlerin çoğu yarı ahşap ve restorasyon yaptırabilenlerin bazıları canlı renklerle boyanmış, daha ilgi çekici hale gelmiş. Farklı olan sokaklarda yürürken size eşlik eden her yerden gelen hoş melodiler. Biz sabah erken saatlerde gezdik, şehrin telaşlı gürültüsü yoktu. Yerine müzik dersleri başlamış olacak ki keman sesleri gezimize fon oldu.
Cuma Camii – Dzhumaya Mosque
Ünlü Tsar Boris 3 caddesinin bitiminde, Roman Stadium’un hemen yanında. Yani şehri gezmeye başlamak için doğru yer, mükemmel konum! Böylesi korunmuş bir cami olması bizi çok sevindirdi.
Osmanlılar şehri ele geçirdikten sonra bu camiyi daha önce burada bulunan bir katedralin üstüne inşa ettirdiği anlatılıyor. Daha sonrasında ise 15. yüzyılda Sultan II. Murad’ın bölgeyi tamamen ele geçirmesi ile tekrardan restorasyon yapılmış. Bölge müftülüğü ve bir kafe hizmet veriyor.
Tekrardan 1800’lü yılların başında camiyi güçlendirmek amacıyla ahşap kolonlar ile güçlendirme yapılmış. Caminin hemen yanında bulunan Roman Stadium, gezilmeyi bekleyen bir yeraltı müzesi!
City Art Gallery
1830’lu yılların ortalarından kalma, pencere çerçevelerinin etrafındaki karakteristik zarif sgrafitto desenleriyle mavi olan Stepan Hindliyan Evi’ni inceleyebilirsiniz. Bu evde yer alan duvar resimlerini el ile boyamak yaklaşık 6 ay sürmüş.
2019 Avrupa Kültür Başkenti oluşu nedeniyle bir çok tarihi ev yenilenmiş, sanat galerisi ya da müze evlere dönüştürülmüş. Olağanüstü iç mekan süslemelerini görmek için bu güzel ev ile Eski Şehir’deki diğer evlere girebilirsiniz. Sokaklarda kaybolmanın keyfine varın, nasılsa her yer çıkacak başladığınız yere.
Antik Tiyatro – Ancient Theatre
Dünyanın en sağlam Antik tiyatrolarından biri olarak karşımıza çıkan bu bina, neredeyse 2000 yıl geçmesine karşın hala ayakta duruyor.
Bu yapı 7000 kişi aynı anda sahneyi görebilir bir tasarımla inşa edilmiş. Yapıdan yukarı doğru çıktıkça görkemli şehir Rodop Dağları manzarası ile bir hayli şaşırtıcı. Tam anlamıyla bayıldık. Şehrin bu kadar içinde olması ve aktif olarak kullanılması mü-kem-mel!
Arkadaki müzikle keyfimize diyecek yok. Yokuşlar sonrası biraz seyredalıyoruz, bulutlar şahane. Tiyatro, 1970’li yıllarda bir heyelanın meydana gelmesi sayesinde ortaya çıkmış. Bölge yerleşimin çook eskiye uzandığı bir yeraltı şehrine sahip, aşağıda bambaşka bir dünya var! Aslında kim bilir nerelerin üstünde yaşıyoruz, burada gezdiğimiz bir çok yer arkeolojik birer eser.
Yaz aylarında şehirde olacaksanız bu güzel ortamda sahnelenen opera veya tiyatro gösterilerini izleyebilirsiniz. Maalesef bizim gittiğimiz bahar döneminde böyle etkinlikler yoktu.
Tsar Boris 3 Bulvarı
Bu bölgede başka neler var diye bakıyoruz. Neler yok ki! Etnografya Müzesi, Nebet Tepesindeki Antik Kale, Roman Stadyum…
Mevlevihane
Plovdiv Eski Şehirde bulunan Mevlevihane, İran’lı müslümanların kullandığı tahmin edilen bir derviş dergahı.
Hemen yanındaki Acropolis antik şehir kalıntıları ile Dzhambaz Tepe’ye göz kırpıyor. Tarihinde bir kilise olduğu tahmin ediliyor, Osmanlı’nın bölgedeki hakimiyetiyle cami ve derviş dergahı olarak kullanılmaya başlanmış. Zaman içinde kullanılmayan camiden geride yalnızca Mevlevihane kalmış. Günümüzde ise Puldin Restaurant olarak işletmeye açılmış.
Bu şirin bina, bugün de gidildiğinde huzurla karşılıyor sizi. Sufilerin** Mevlevi Tarikatına ait bir binaymış. Duvarlardaki süslemeler dönemi ve gelenekleri anlatıyor.
Mevlana Celaleddin-i Rumi, yaşadığı dönemde şanı Selçuklu Devleti ile kalmayıp Bizans’tan Semerkand’a kadar tüm İslam ülkelerine ulaşmış. Vefatından sonra da düşünceleri ekseninde oluşturulan tasavvuf tüm dünyaya yayılmış, bugün dünyanın hemen her köşesinde insanlığın duygu ve düşünce hayatına önderlik etmeye devam ediyor.
**Sufi, Tasavvufta, eren, ermiş, gönlü temiz olan kişi.
Bachkovo Manastırı – Bachkovo Monastery
Plovdiv’e 25 km uzaklıktaki Asenovgrad kasabasının hemen dışında yer alan bu manastır 1083’te kurulmuş. Bugünlerde dıştaki iskelelerle tadilattaydı ama iç mekan süslemeleri çok iyi korunmuş.
Manastıra çıkan yolda kurulmuş bir çok yöresel ürün tezgahı var. Sonradan nerede gezsem böylelerini bulamadım, buradan alışveri yapabilirsiniz. Çeşit çeşit reçeller, karışım ve tek tek baharatlar, turşular… 5-8 leva arasındaydı fiyatlar. Köz biber turşusunu tavsiye ederiz.
Seramik kaplar satılıyor, Bozhentsi’deki sunum servis araçlarına çok benzer. Çay için olan fincanlardan almak niyetim ama kahve servisi için kullanacağım. Bu boylar 2 leva.
Bulgaristan’ın ikinci en büyük ve en eski Doğu Ortodoks manastırı olan Bachkovo, Bulgar, Gürcü ve Bizans dini geleneklerini bir araya getiren bir simge yapı niteliğinde.
Manastırın en eski kısmı ana binalardan 200-300 metre uzakta yer alıyor. Burada 1300’lü yıllardan kalma freskler var, bunlardan biri İkinci Bulgar İmparatorluğunun Çar Ivan Alexander’ını betimliyor.
Asen’in Kalesi – Asen’s Fortress
Plovdiv’e 20 km uzaklıkta yer alan bu kaleye dilerseniz otobüslerle de ulaşımınızı sağlayabilirsiniz. Bu yolculuk sonunda sizi Asenitsa Nehri üzerinde yamaca konumlandırılmış orta çağ kalesine karşılayacak.
Daha varmadan yaklaştıkça, bu etkileyici yapıyı ve kireçtaşı kayalarının manzarasını göreceksiniz.
Bizi asıl şaşırtan ise kaleye tırmanan 2-2,5 kmlik virajlı tırmanış yolundaki yürüyen insan sayısı. Yakın köylerden yaşlılar buraya muhakkak uğrayıp oksijene doyuyorlar. Müthiş bir manzarada verilen mola ve belki de son yılların ortaklığı arkadaşlıklar da cabası.. Tepede sohbet koyu, amcalar güneşten yararlanmak için terli tişörtleri de çıkarmışlar, hem dinleniyor hem de güneşleniyorlar.
Kalenin zikzak duvarları, 6 bin yıldan öncesine dayanan Trakyalılar dönemine kadar uzanıyor. Bugün karşımızda duran yapı ise 1200’lü yıllardan kalmaymış. Karşısında evlilik yıldönümümüz adına fotoğraflar çektik.
Evliliğimizin ilk yıl dönümünde yemyeşil Bulgaristan’daydık madem unutulmaz olsundu. Geçtiğimiz bir yılı konuştuk bol bol, neler sığdırdığımızı, nereleri gezdiğimizi ve ne çabuk geçtiğini! Ve yine orada sürprizli bir kutlama yaptık! Yine söz verdik, yeni hayaller ve güzellikler ekleyerek nice yıldönümleri için…
Geleneksel Bulgaristan Lezzetleri – Traditional Bulgarian Fare
Plovdiv’in kendine has bir mutfağı var ve bununla beraber yemekleri de diğerlerine göre farklılaşıyor. Buraya kadar geldik tabi ki bu lezzetleri hakkını veren bir restoranda tatmak, deneyimlemek lazım.
Megdana, Plovdiv’de yer alan yemek seçenekleri içinden bize göre en güzeli. Akşam yemeğinde közlenmiş et, killi güveç, şiş üzerinde mantar, hellim peyniri, yoğurt ve domates, salatalık, soğan ve biberle yapılan enfes salataları geliyor.
Mavrud Şarabı & Rakısı
Plovdiv’de bulabileceğiniz iki çeşit yerli içki var. Bunlardan birinin diğerinden biraz daha rafine olduğunu söyleyelim..
Birincisi, Balkanlar’da bilinen “rakı” ve nereye gittiğinize bağlı olarak tadı farklılaşır. İkinci olarak ise Trakya Ovası boyunca yetişen Mavrud diye bilinen kırmızı üzümden yapılan şarap, Plovidv restoranlarında serviste olmazsa olmazlardandır.
[wdi_feed id=”2″]