Interrail biletleri ile yaptığımız İskandinavya turumuzda uzun bir feribot yolculuğu sonucun Bergen’e geldik! Dile kolay Danimarka’dan 17 saatlik bir yolculukla gelebildik Bergen’e! Oslo sonrası Norveç’in fiyortlar bölgesine ilk defa adım atmış olduk. Gözlemlerimiz, edindiğimiz tecrübeler ile Bergen gezi rehberi sizleri bekliyor..
Turumuzda bizi en çok tedirgin eden ama bir o kadar da meraklandıran Norveç fiyortları gezimiz başlıyordu. Tedirgin etmesi şundan; Norveç’in öyle böyle değil çok pahalı olması! Meraklandıran kısmı ise enfes doğa güzellikleri sunması.
Norveç’in kendi para birimi, Norveç Kronu. 2018 Haziran itibari ile 100 NOK yaklaşık olarak 55₺‘ye denk geliyor.
Gelelim bu sevimli şehre; Bergen eski ve büyük limanı ile Norveç’in en büyük ikinci şehri olarak kayıtlara yazdırmış ismini. Bizse bir başından bir başına 15 dakikada yürüyebildiğimiz bir şehirle karşılaştık gittiğimizde. Bu duruma inanamadık, siz de giderseniz ve bizim gibi düşünürseniz şaşırmayın!
Çevrede görülen en kalabalık turist grupları da burada. Norveç’in benzersiz fiyortları gezmek için başlangıç noktası olarak gösteriliyor. Biz kalabalığı hissetmeden akşam üzeri harika bir tur yapmış olduk Bergen’de.. Böylesine doğa güzelliği olmasına şaşırdık ama doğanın böyle korunmasında hava şartlarının büyük etkisi var. İskandinavya Avrupa’da apayrı bir dünya!,
Bergen Kaç Günde Gezilir?
Interrail bileti ile gezmemize rağmen, Interrail biletinin feribot indiriminden yararlanarak hem 1 geceyi feribotta geçirmiş olduk hem de Bergen’e deniz yolu ile ulaşarak oldukça zamandan kazandık. Bergen turumuzda, Bergen’e 1 tam gün ayırarak, gece de burada kaldık. Bizce Bergen için 1 gün ideal ama siz lokalleşme adına 1 gün daha zaman geçirebilirsiniz. Toplamda 2 gün fazlasıyla yeterli olacaktır. Zamanımız olabilseydi biz de kalsaydık dedirtti bize Bergen..
Ama fiyortları da dahil etmek isterseniz bir iki gün uzatmanızı öneririz. Flam’deki etkinliklerden bahsettiğimiz yazımız da burada. Her ikisini de yola çıkmadan okumanızı öneririz.
Gelmek için olmazsa olmazlardan Schengen Vize niz varsa alın uçak biletlerini, yollara düşün.. Vizemiz yok diyorsanız Yunanistan, İtalya gibi nispeten daha kolay vize alabileceğiniz ülkelere başvurun ve iki seyahati birleştirin. Böylece bir tatil yapacakken ikinci tatilin de kapısı açılmış oldu.. 🙂
Bergen’e Ne Zaman Gidilir?
Danimarka’daki Aarhus şehrinden beri dosdoğru kuzeye doğru tırmanıyoruz. Her geçen gün havada en az 3-4 derecelik düşüşler yaşıyoruz. Biz Haziran ayının başlarında bu durumla karşılaştığımıza göre kışları bu havalar pek tatlı olur değil mi!? 🙂 Şaka bir yana kimisi kışın, kimisi yazın kimisi de bizim gibi bahar havalarında gezmeyi sever. Her ne kadar yazın da gelseniz buralara üstünüze ince bir polar, ince bir yağmurluk almayı unutmayın. Bi’ bakarsınız hop yağmur, hop güneşli bir hava..
Bergen, Norveç’in en çok yağış alan bölgesi olma ününe sahip. Senenin neredeyse 260-270 günü yağış var. Bizim Karadeniz’de de var ama burada fırtınalı oluyor yağmurlar.. Bizden tavsiye Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında ziyaret etmeniz. Bu tarihlerde de gündüz biraz daha yükselip, gece soğusa da ortalama sıcaklıklar 15-20 derece arasında oluyor. Kışın gelmek isteyenlere de saygımız sonsuz, keyifli gezmeler..
Bizim gezdiğimiz Haziran döneminde hava 4’te aydınlanıp, akşam 11 gibi ise kararmaya başlıyordu. Gezmek için birebir! Gün ışığından maksimum düzeyde yararlanılabiliyor. Ancak kışın giderseniz tam tersi durumu yaşayabilirsiniz. 5-6 saat gün ışığı sonrası her yer kapkaranlık..
Eğer uyumazsanız gün batımını kesinlikle bir tepeden izlemelisiniz. Bizim kaldığımız Airbnb evi tam de Bergen’e tepeden bakıyordu. Sıra fotoğraflarda, manzaranın tadını çıkarın..
Bergen’de Nerede Kalınır
Bergen?
İskandinavya seyahati planlamasında en çok zorlandığım iki şey var: konaklama ve yeme-içme! Yemek olayını yanımızda götürdüğümüz ve lokal marketlerde günübirlik aldıklarımızla halletmeyi başardık ama konaklama olayında aynı başarıyı gösteremedik. Couchsurfing’den olumlu dönüş olmamasıyla beraber Airbnb ve Booking araştırmalarına başladık haliyle. Hem şehir merkezine yakın hem de ekonomik olarak bulabildiğim tek yer vardı. 2 kişi, 1 gece, temizlik ücreti dahil olmak üzere 68$‘a kaldık. Kaldığımız yere buradan erişebilirsiniz.
Ev sahibimiz Leonard, piyano bölümünde bir konservatuvar öğrencisi. Şehri gezip geldikten sonra onunla çok keyifli bir akşam yemeği yedik ve uzun uzun sohbet ettik. Paylaşımlı konaklamaları bu yüzden de çok seviyoruz. Lokallerle tanışmak kesinlikle o ülke ve insanları hakkında ipuçları dolu oluyor. Üstelik edindiğimiz bu arkadaşlıkla onu Türkiye’de de ağırlamaya niyetlendik 🙂
Şehrin merkezinde otel konseptli yerlerde ücretler 2 kişi için 100€ ve üstünde oluyor genelde. Tabi bütçeye göre hizmet kalitesi de değişiyor.. Leonard’ın dediğine göre her milletten Airbnb ziyaretçileri olmuş ama Japon turistlerden hiç olmamış, acaba neden? 🙂
Bergen’e ve Bergen’de Ulaşım?
Bergen’e İstanbul’dan gitmeyi düşünüyorsanız maalesef aktarmasız gidemiyorsunuz. Ama olsun bu sayede Norveç’in başkenti Oslo’yu veya başka bir şehri görme fırsatı yakalamış olacaksınız. Biz Danimarka’nın Hirtshals şehrinden tek feribot ile geldik. Dilerseniz Kopenhag’dan Bergen’e tek uçakla gelebilirsiniz. Bizim geldiğimiz feribotu işleten Fjordline’ın her gün seferi var, interrail biletinin %30 indirimi ile 2 kişi 65€’ya airseat denen koltuklardan aldık. Tabii kamaralarda kalmak da isteyebilirsiniz, ancak interrail bileti indirimi bu kısımda devre dışı kalıyor. 🙁
Dediğim gibi biz bu şekilde seyahat ettik. Tüm manzara ayaklarınız altında aslında, epey konforlu koltuklarda perdeleri kapatıp uyumak mümkün. Uyanıkken de geminin tadını çıkarabilirsiniz. Manzara full cam ile kamaradan bile iyi
Oslo’dan Bergen’e trenle gelecekleri ise yaklaşık 7 saatlik bir tren yolculuğu bekliyor. Tren bileti ise alacağınız tarihe göre değişkenlik gösterse de 80-90 €’nun pek altında olmuyor.
Bergen Havalimanı’ndan şehir merkezine gelecek olursanız Airport Bus veya şehir merkezine giden belediye otobüslerini kullanarak şehir merkezine gelebilirsiniz. Bu arada uçak dışında hem demiryolu ile hem de denizyolu ile şehir merkezine ortasına kadar gelebiliyorsunuz.
Bergen şehir merkezinde gitmek istediğiniz neredeyse her yere yürüyerek ulaşabilirsiniz. Biz genelde otobüs ve metro kullanmayı bile sevmeyenler olarak taksiyi şu ana kadar yurt dışında daha hiç tecrübe edemedik. Bilgi veremiyoruz ama böyle küçük şehirlerde yürümeseniz keşiflerin tadı nasıl çıkar?
Bergen’e Nasıl bir Bütçe ile Gidilir, Bergen Pahalı mı?
Norveç’in bu kısmını gelirken biz kesenin ağzını biraz açtık diyebiliriz. Buraya kadar gelmişken mutlaka yapılması gerekenleri yapmak istiyorduk. Yeme-içme konusunda hala çok esnek olmasak bile gezme konusunda esnek olmaya başladık.
Yeme-içmeden biraz bahsedecek olursak örneğin bir 1,5 L su yaklaşık olarak 30 NOK yani 15₺. BurgerKing ve McDonalds gibi yerlerde orta boy menüler 100 NOK, sadece hamburger almak isterseniz ise 13 NOK alabiliyorsunuz. Patates kızartması 27 NOK. Mecburiyetten nasıl sağlıklı beslendiğimizi görüyorsunuz:)
Buraya kadar geldik, balık yiyelim derseniz 100 – 200 NOK arasında balık ürünlerini yiyebiliyorsunuz. Eğer daha farklı lezzetle tadımlamak isterseniz bazı restoranlarda geyik etini tadabilirsiniz. Biz balık pazarında balık çorbasını denedik, fiyatı 75 NOK’tu.
Market alışverişlerinizi Norveç’in geneli için söylüyorum Coop, REMA 1000 veya 7Eleven marketlerinden yapabilirsiniz.
Norveç Dendiğinde Akla Gelenler
- Biz Norveç dendiği ilk akla gelen fiyortlar olmalı! Hemen haritayı açıp bakın, ne kadar girintili ve çıkıntılı bir ülke. Şaşıracaksınız!
- Seveni de var sevmeyeni de ama Somon Balığı dendiğinde akla Norveç gelir!
- Özellikle kış aylarının favorisi, insanları dünyanın bir ucundan Norveç’e getiren Kuzey Işıkları – Aurora Borealis
- Sadece Norveç değil ama İskandinavya genelinin önemli bir parçası haline gelen Vikingler!
- Bizim en hoşumuza giden kısmı ve artık Norveç denildiğinde aklımıza huzur & medeniyet geliyor!
- Son olarak da hayat pahalılığı desek pek yanlış olmaz. Bu arada saat başı minimum ücret 198 NOK, en az 26 saat haftalık çalışma ile aylık asgari ücret 20,000 NOK oluyor yani yaklaşık 10bin TL.
Bergen’de Yapılacaklar ve Gezilecek Yerler
İlk olarak yazının başından beri fiyort fiyort dediğimiz kelimeyi bilmeyenler için açıklayalım..
Özellikle İskandinav coğrafyasına has olan fiyortlar, kutup bölgelerine yakın kıyılarda dördüncü buzul çağında oluşan dik yamaçlı kara parçalarından oluşan bir çeşit körfez olarak tanımlanıyor.
Güzel bir bilgi daha paylaşalım.. Nasıl İstanbul’umuz 7 tepe üzerinde kurulmuş bir şehir, Bergen de buna benzer olarak 7 tepe ile çevrili bir şehir. 2018 itibari ile yaklaşık 500bin kişinin yaşadığı Bergen şehri, 7 tane dağın çevresinde kurulmuş bir şehir olarak karşıladı bizleri.
Bizim yaptığımız gibi dünyaca ünlü fiyortlara gitmek istiyorsanız ilk adres kesinlikle Bergen olmalı!
Bergen’e gelmeye bir neden de Trolltunga! Trolltunga tırmanışı düşünenlerin aktarma üssü olarak seçtiği Bergen, tırmanışların tura başlangıç noktası. Bizim tırmanış konusunda pek deneyimimiz olmadığı için Trolltunga tırmanışını hiç düşünmedik bile. Ama sadece bu tırmanış için buralara gelenler var. Bergen’den trenle Voss’a giderek ardından 990 numaralı otobüs ile buraya ulaşabilirsiniz.
Tren ile ulaşım olsa tırmanmayacak olsak da rotamıza eklerdik. Sadece o anı yaşamak için bile gidilir ama bizim tatil planımıza pek uygun bir aktivite olmadığı için selam olsun gidenlere..
Çoğu yerde olduğu gibi burada da şehir meydanından başlıyoruz gezmeye..
Balık Pazarı – Fish Market
Avrupa’da sadeliğini ve tarihini koruyan meydanları ezelden beri sevmişizdir. Burası da yerel balıkçıların sabah yakaladıkları balıkları sattıkları bir balık pazarına ev sahipliği yapıyor. Sabahın erken saatlerinde gelenler için nefes kesici fotoğraf manzaraları var.
Biz baştan sona yürüyoruz burayı birçok balık restoranı, ayaküstü pişirilen tezgahlar var. Haziran ayı burada çilek ayıymış, dolayısıyla tezgahlar berry dediğimiz kırmızı meyve seçkileri ile dolu. Burada bu kadar meyveyi yalnızca Haziran ayı boyunca görebileceğimizi sonradan öğreniyoruz:)
Balık pazarının sonundaki büfede balık çorbasının tadına bakıyoruz. Malum her şey ateş pahası ama hem acıktık hem de buna değecek dedik. Akşam soğuğunda ilaç gibi geldi leziz çorba. Çorba için 75 NOK ödedik. Ama Norveç’e özgü başka lezzetlerin de tadına bakabilirsiniz.
Bryggen evlerinin hemen yanındaki marinada, bienal olarak düzenlenen Bergen Uluslararası Ahşap Festivali’nin iklim değişikliği konulu yaşam alanlarını geziyoruz. 14 ülkeden 17 takımın yarıştığı bu tasarımlar halkın beğeni ve oylamasına sunulmuş ve bir süre daha burada sergileniyor.
Bryggen Evleri – Houses of Bryggen
Balık pazarının hemen karşısında bulunan ayrıca UNESCO Dünya Mirasları Listesi’nde olan üçgen çatılı ve bir çoğu 3 katlı birbirinden renkli evler hemen akla gelenlerden! Sanmayın ki ön sıradakiler böyle arka tarafa doğru ilerlediğinizde de göreceksiniz evler kopyala yapıştır mantığında arkaya doğru ilerliyor. Renkli fotoğraflar sevenler için güzel kareler kaçınılmaz!
Birinci yüzyılda ticaret loncaları olarak bilinen Hansa Ticaret Birliği burada ilk ofisini kurmasıyla buradaki yapılaşma başlamış. Birkaç kez yanan ve yeniden inşa edilen bu güzel yapılar yüzyıllardır aynı düzeni sürdürmüş.
Evlerinde arasındaki bir ev, Bryggen Müzesi olarak gelenlere döneme ait özellikle ticari eşyaları sunuyor. Bir çok sanatçı da atölye olarak kullandığı bu dükkanlarda ürünlerini satıyor. Laerverkstedet’te geyik derisiyle yapılmış ürünler ve bu ürünlerin nasıl yapıldığının ustası tarafından anlatıldığı bir atölye çalışması da var. Meraklısına.. 🙂
Bergenhus Fortress
Bryggen evlerinden denizi solunuza doğru alarak 4-5 dakikalık yürüyüşle Norveç’in en eski ve oldukça iyi korunmuş kalelerinden birine ulaşıyoruz. Kaleye giriş ücretsiz, ama kale müzesine giriş ücretli.
Lille Lungegardsvannet
Kaleden rotamızı ters yöne çevirerek 5 dönümlük küçük bir göl olan Lille Lungegardsvannet Gölü’ne geliyoruz.
Yapısı itibariyle sekizgen bir şekle sahip olan göl, Lungegardsvannet Körfezi’ne 1926 yılına kadar bağlıymış. 1926’da boğazın dolmasıyla artık şehirde ziyaret edilen küçük bir park haline gelmiş. Gölün orta kısmında fotoğraflık bir dekoratif çeşme bulunuyor. Bir de Bergen’in tepesinden gölü izleseniz, pek bir güzel olur.
Bergen Üniversite Müzesi
Göldeki dinlenme sonrası dünyaca ünlü müze koleksiyonları ile ünlü olan Bergen Üniversitesi’ne doğru yola koyulduk. Müzede doğal tarih koleksiyonları ve denizcilik tarihini anlatan simgeler var. Müzeye bizim gibi girmek istemezseniz Bergen’de muazzam bir botanik bahçesi var, hemen müzenin yanında olan bu parka girmenizi öneriyoruz. Dünyanın dört bir yanından getirilen 5000’den fazla bitkiden oluşan harikulade bir koleksiyonu olan Norveç Arboretumu’nu keşfedin.
Floyen Tepesi – Floyfjell
Manzaraya hazır olun! Bergen’e tepeden bakmaya çıkıyoruz, tabi bu çıkış öyle kolay bir çıkış değil. Bu sebepten yukarıya çıkışlar füniküler ile sağlanıyor. Aslına bakarsanız valizlerle bu yolun yarısını çıktık, airbnb evimize giderken. Zaten yerel halk da ulaşım işin kullanıyor, fünikülerin belirli aralıklarla durakları var.
Biz hem gezi amaçlı kullanıyoruz hem de ev sahibimizin evine giderken yokuşu tersten inip manzaranın tadına bakacağız;) Siz dilerseniz tek yön, dilerseniz iki yönlü bilet alabilirsiniz. Bizim tercihimiz tek yön bilet ile tepeye teleferik ile çıkma. Dönüşte de dedik ya kendimizi manzaraya ve yer çekimine bırakarak aşağıya inmek.. Biletler kişi başı tek yön 50 NOK, gidiş-geliş alırsanız 95 NOK. Şu günlerde Türk Lirası’na çevirmesek pek güzel olur. 🙂
Dilerseniz biletleri Floyen sitesinden online olarak alabilirsiniz. Teleferik ile 320 metre yüksekliğe çıkılan bu yolculuk yaklaşık 7-8 dakika sürüyor. Biz 1-2 teleferik bekleyerek en öne oturup, yukarı çıkış manzarasına şahit olduk!
Tepeye çıktığınızda ise: Wow dedirtecek cinsten bir manzara! Ve aktivitelerle dolu, sadece bir gününüzü bile keyifle burada geçirebilirsiniz. Biz geldiğimizde iş çıkışıydı, tepedeki ormanda yürüyenler, koşanlar, köpek gezdirenler..
Parkta bebeği ile sallanan anneler, torun bakan teyzeler, pikniğe gelmiş öğrenciler, kafedeki sohbetler hepsini yaşamak çok keyifliydi. Biz tüm bu güzellikler eşliğinde şehir merkezine doğru inerken, birden karşımıza da göl tabelası çıktı. Ücretsiz olarak kano yapabileceğiniz, tırmanış ve diğer heyecanlı aktivitelerin de olduğu tatlı bir göl varmış burada. Hayallerin de ötesinde bir Bergen!
Biz ev sahibimize verdiğimiz sözü tutup yemeği beraber hazırlamak üzere evin yolunu tutuyoruz ama aklımız da gölde kalmadı değil haniJ Şehir merkezi temponuza bağlı olarak bu tepeden yürüyerek 35-40 dakika sürüyor, az çok 3 km. Manzara şöyle..
Bizim pek enerjimizin kalmadığı gerçi enerjimiz kalsa da fiyatından dolayı pek yapacağımız bir tepe daha ziyaret edilesi, oraya gidemedik ama bilgileri buraya bırakalım.
Ulriken Tepesi
Floyen’dan daha yüksekte bulunan bu tepede sanırsam daha güzel bir manzara var ki bu kadar pahalı. Edindiğimiz bilgilere göre burada manzara karşı yemek yiyebileceğiniz harika bir restoran da varmış.
Her gün 09.00 – 21.00 saatleri arasında açık olan bu tepeye, teleferik kullanarak çıkabilirsiniz. Kişi başı tek yön 115 NOK, gidiş-geliş alırsanız 170 NOK‘a bilet alabiliyorsunuz. Ancak teleferiğe kadar ulaşmak için ya araba ile ya da otobüs ile gelmeniz lazım.
Otobüslerde biletler kişi başı tek yön 37 NOK‘a satılıyor. İki kişi git gel (tek yön teleferik) 378 NOK, 2018 Haziran itibari ile 200₺ yapıyor. Açıkçası biz bu parayı pek vermek istemedik.
Güzel yolculukların devam etmesi dileğiyle..
Sıcağı sıcağına Flamsbana Tren yolculuğumuzu okumak isterseniz linki bıraktık…
[wdi_feed id=”2″]